Piyano ya da nadir olarak kullanılan italyanca ismiyle pianoforte tuşlu bir çalgıdır. Piyanoda ses, teller vasıtasıyla elde edilir. Piyanonun tuşlarına basıldığında içindeki tahta çekiç
tellere vurarak sesin meydana gelmesine sebep olur. Tahta çekicin tellere vurmasından dolayı piyano vurmalı müzik aleti olarak adlandırılır. Piyano klasik ve caz müzikte yaygın olarak kullanılır. Solo performanslar, ansambl, oda müziği, eşlik, bestecilik ve prova için oldukça uygun bir enstrümandır. Piyano taşınabilir bir enstrüman olmamasına ve genelde pahalı olmasına rağmen çok yönlülüğü ve aynı anda birçok yerde bulunma özelliği ile dünyanın en yaygın olarak kullanılan enstrümanlarından biridir.
Herhangi bir akustik piyano genellikle ses tahtasını ve metal telleri çevreleyen aynı zamanda koruyan ahşap kasadan oluşmakla birlikte 88 tuşa (52 beyaz tuş, 36 siyah tuş) sahiptir. Piyano, tuşlarına basıldığında içerisindeki teller aracılığıyla ses çıkarır çekildiğinde ise teller damper (titreşim azaltan parça) yoluyla susturulur. Fakat pedallar yardımıyla tuşlardan parmaklar kaldırmasına rağmen sesi uzatmak mümkündür.
Piyanoda herhangi bir tuşa bastığımızda keçe ile kaplanmış çekiç o tuşa ait tellere vurur ardından geri gelir ve çekiç eski konumuna gelmesine rağmen teller titreşmeye devam eder bu titreşme bridge ( köprü ) yoluyla ses tahtasına iletilir ve ses tahtası sesi yükselttikten sonra havaya yayar. Parmak tuştan çekildiğinde damper ( titreşim azaltan parça ) tellerin titreşmesini durdurur ve sesi keser. Yukarıda bahsedildigi gibi akustik piyano içerisinde bolca tel bulundurmasına rağmen vurmalı çalgı olarak sınıflandırılır çünkü teller çekme yoluyla ( harpsikord ya da epinet ) gibi değil vuruş yoluyla ses çıkartır. Hornbostel-Sachs enstrüman sınıflandırma sistemine göre piyano chordophone ( telleri ve onu ileten gövdeleri olan enstrümanlar ) olarak sınıflandırılmıştır.
Örneğin arp telleri çekme yoluyla çalınan, gitar telleri tıngırdatma yoluyla çalınan, keman yayı (arşe ) tellere sürtme yoluyla çalınan, piyano da tellere çekiç ile vurulması yoluyla çalınan chordophone bir enstrümandır. Teknolojik gelişmelerle birlikte chordophone bir enstrüman olan piyano akustik olmasının yanı sıra elektrikli, elektronik ve dijital olacak şekillerde de geliştirilmiştir
# PIYANONUN TARIHCESI #
İlk piyano 1700'lü yıllarda İtalya Floransa 'da Bartolomeo Cristofori tarafından yapıldı. Cristofori'nin en büyük başarısı, piyanonun temel mekanik sorunu olan, çekicin tellere vurması anında sesin çekicin etkisi ile sönümlenmemesi ve çekicin çok çabuk bir şekilde tellerden ayrılarak notanın yeniden çalınabilmesi sorununa bir çözüm üretmesidir. Öldüğü 1732 yılına dek 20 civarında piyano üretti.
Fransız Marius 'un bu çalgıya katkısı, tokmaklı klavseni bulmak oldu. Saksonyalı Silbermann ise, Schröter ' in çekiç sistemini geliştirdi ve Bach 'ın da değerli öğütlerinden yararlanarak, klavyenin tüm ses genişliğinde eşit bir ötüm elde etmeyi başardı. Augsburg' da org yapımcısı Johann Andreas Stein (1728-1792) Alman veya Viyana usulü denen mekanizmalı piyanolar meydana getirdi.
1789 'da Stein , ayrıntıları belirtmek için kullanılmakta olan dizliklerin yerine pedal koydu. Andreas ve torunu Johann Baptist Streicher (1796 -1871), piyanonun yapısını (Beethoven 'in arzusu üzerine) daha sağlamlaştırdı ve ikinci bir otum kapağı ekleyerek daha dolgun bir ses sağladı. Piyano sanayinin gerçek kurucusu Alman Zumpe ' dir, "kılavuzlu" denen mekanik piyanoyu gerçekleştirdi. İlk düz piyanoyu, 1789'da İrlandalı William Southwell yaptı. Sebastian Erard 1822 'de piyano yapım tekniğini geniş ölçüde etkileyen bir yenilik getirdi (ikili itme dilleri). Henri Pape, çapraz tel ve keçeli çekici buldu. James Thom , ekleme demir çatıyı kurdu
Bu çalgı, büyük bestecilerin en yakını olmuştur, dolayısıyla bu çalgı için verilen bestelerin sayısı ciltler tutar. "Piyanistler, diğer çalgıları çalanlara nazaran, çıkaracakları sesleri piyano üzerinde hazır bulurlar" gerekçesiyle, küçük yaştan (altı-on) başlayarak, öğrenebilecek çalgılardan birisidir. Hatta günümüzde çok daha küçük yaşlara yönelik piyano eğitimi verilebilmektedir.
Ünlü piyanist Sigismund Thalberg : "Çalarken, sesleri uzatmayı, iyi bir ses çıkarmayı ve ses çıkarırken gerekli olan değişiklikleri yapabilmek için, zorunlu olan ilk şartlardan biri her türlü sertlikten uzak bulunmaktır.
Kolda, elde ve parmaklarda yetenekli bir şarkıcının sesinde sahip olduğu incelik ve bükülmeler bulunmalıdır" diyor ve şöyle devam ediyor: "İhmal edemeyeceğimiz bir konu varsa, o da, çalarken vücudun hareketlerinde büyük bir ölçü olmasının; kolları, elleri büyük bir sükunetle yönetmenin, piyanoya çok yüksekten vurmamanın; kendi kendini dinleyebilmenin ve hüküm verebilmenin gerekliliğidir. Genellikle, parmaklarla fazla çalışılmakta, fakat kafa ile yeter derecede çalışılmamaktadır."
Piyano pedallarının kullanılması hakkında, Antoine Marmontel şöyle diyor :"Pedalları kullanmasına izin verilen öğrencilerin büyük bir kısmı onları usulleri saymak için kullanırlar veya ayaklarını pedalın üzerine basarlar ve bir daha çekmezler. Şüphesiz ki, her ikisi de kusur sayılan bu alışkanlıklara sahip olmamak gerekir." Lavignac ise: "Pedal sanatı ayağın nasıl konulacağını değil, nasıl çekileceğini bilmektir" diyerek, gerekli öğüdü vermiştir.
# PIYANONUN ICADI
http://www.hurriyet.com.tr/piyanonun-icadi-nasil-oldu-iste-piyanonun-genis-tarihi-28910397
Yeni bir icat sayılan piyanonun sesleri meşin kaplı küçük seslerin tuşlar aracılığıyla harekete geçirilerek tellere vurması ile elde ediliyordu.Aletin mekanizması sesler sayısında küçük çekiçler ,o çekiçleri harekete geçiren manivelalar ve bir de tellerin titremesini durduran susturucu çuha bölümü bulunuyordu.
Piyanonun temelini oluşturan çekiç mekanizmasını Cristofori''den önce iki kişi tarafından icat edildiği öne sürülmüştür.Biri Marius adındaki Fransız klavsen yapımcısıydı.1716 yılında "clavecin a maillet" (çekiçli klavsen)adını taktığı dört mekanizma modelini Paris akademesinde sunmuştu.Marius''un klavsen aletine çekiçli mekanizmalı koymaktan amacı klavsende mızrap olarak kullanılan ve çabuk eskiyen tüy uçlarının değiştirilme zorluğunu ortadan kaldırmaktı.
Schroter adındaki Alman müzikçi ise yeni mekanizmanın mucidinin kendisi olduğunu söylemiştir.1721''de Dresten Sarayına gönderdiği iki piyano mekanizması modelinin pratikte değeri olmamakla birlikte tarihsel önemi vardır.
Almanya da Freiburg kentinde Silbermann adında birisi 1726''da iki piyano yaparak Cristofori''nin icat ettiği mekanizmayı kullanmaya başlamıştı.
Almanya da Freiburg kentinde Silbermann adında birisi 1726''da iki piyano yaparak Cristofori''nin icat ettiği mekanizmayı kullanmaya başlamıştı.
Silbermann her iki piyanoyu J.S.Bach''a gösterdiyse de Bach bunların ince seslerinin zayıfladığından ve tuşların sertliğinden şikayet etmiştir.Silbermann bu yolda ki çalışmalarını sürdürerek Bacn''ın övgülerini kazanmayı başarmıştı.
Bach ve iki piyanosu
İlk piyanolar,biçim bakımından o zamanın klavikordlarına benzediğinden kuyrukluydu.Ünlü org yapımcısı Frederici,dört köşe piyanoyu icat etti.Zumpe adını taşıyan Alman klavikord yapımcısı Londra da dört köşe piyanoyu çok sayıda imal ederek İngiltere''ye yaydı.En eski Zumpe piyanosunun yapılış tarihi 1766''dır.
1762 yılında büyük Bach''ın oğlu Cristian Bach Londra''ya geldi.Klavsenci ustalar artık piyano yapmaya başlamışlardı.Bunların Backers adındaki Hollandalı usta ,özellikle Cristofori''nin mekanizmasını geliştirerek(tuşun sonuna ayarlanabilen bir vida ekiyle)"ingiliz mekanizması"nı icat etti.Broadwood adında bir ingiliz ustası da bu mekanizmanın oluşmasında Backers''e yardım etmiş ve sonradan aynı sistemi Broadwood piyanolarında kullanmıştır.
1770 yılına kadar piyano için eser yazılmamasının nedeni piyano sesinin klavsene göre cılız ve tuşesinin sert oluşudur.Piyano için eser veren ilk besteci Muzio CELEMENTİ''dir.1773 de henüz on sekiz yaşındayken piyano için üç sonat yazmıştır.Böylelikle piyano çalma tekniğinin temelleri atılmış oldu.
Londra o tarihlerde piyano ve klavsen yapımında çok ileri düzeydeydi.Zumpe''nin dört köşe piyanolarından sonra Backers''in ve Broadwood''un piyanoları yayılmaya başlamıştı.Bir yandan da başkentte Kirkman ve Shudi klavseni en gelişkin durumuna getirmeyi başarmışlardı.Piyano ile bu soylu çalgı arasındaki rekabet C.Bach,Schroter ve Celementi''nin klavsen yerine piyanoyu kullanmaları,bu aletin yapımcılarını yüreklendirmişti.
Broadwood, tuşlar ve mekanizmaya bazı yenilikler getirerek, 1783''te piyano için iki pedal kullanılmaya başlanmış oldu.Pedallardan biri basıldığı zaman, teller üzerindeki ses söndürücü çuhalar tümüyle kalkıyor,öteki pedal kullanılırsa teller üzerine titremeyi azaltan bir kumaş parçası yapışıyordu.
Öte yandan Viyana da Stein adında bir yapımcı yeni bir mekanizma kullanarak piyano üretmeye başladı.1777''de Mozart bu piyanolardan birini görmüş ve öteki piyanolara olan üstünlüğünü babasına yazdığı mektupta belirtmişti.Sonun da Stain''in damadı Andreas Steicher mekanizmayı geliştirerek 1794''te Viyana piyanolarını yapmaya başladı.
Mozart, Anton Walter''in piyanolarını yeğliyordu.Haydn, Schanz piyanolarında çalışıyordu.Bu iki piyano yapımcısı hem Stein''ın kopyalarını yapmışlar hem de İngiliz dört köşe piyanolarına öykünmüşlerdir.
Paris''te İngiliz piyanoları piyasaya egemendi.1777 de Erard ilk köşe Fransız piyanosunu yapmayı başardı.
Paris''te İngiliz piyanoları piyasaya egemendi.1777 de Erard ilk köşe Fransız piyanosunu yapmayı başardı.
Fransız Devrimi yüzünden Erard Londra''ya kaçmıştı.1796 da yeniden Fransa''ya döndü.İcat ettiği mekanizmanın beratını 1794''te Londra da almıştı.Mekanizması,Stain''in geliştirdiği Alman mekanizmasını andırıyordu.Fakat Erard,daha çok çifte mekanizmalı arp aleti ile ilgilendiğinden piyano yapımına pek önem vermemiş ve xvııı. Yüzyıl İngiliz ve Viyana piyanolarının tekeli altında kapanmıştır.
Piyano yapımcılarını uzun uzun düşündürmüş olan bir başka sorunda ,gergin tellere dayanabilecek kasnağın yapılmasıydı.Özellikle kalın tellerin gerginliği, kasnak üzerinde yüksek basınçlar doğurduğundan tahta yerine çelik kullanılması uygun görülmüş ve 1788''de ki piyanolardan başlayarak tellerin çelik kasnaklar üzerine gerilmesine geçilmişti.
1808 de Erard çift maşalı (douple echapement)mekanizmayı buldu.Piyano yapımcılığı tarihinde bir devrim sağlayan bu mekanizmayı yeğeni Pierre Erard geliştirerek 1821''de "tekerrürlü mekanizma"yı yaptı.Günümüzde ki kuyruklu piyanolarda kullanılan mekanizma böylelikle Pierre Erard tarafından 1821''de icat edilmiş oldu.
Tekerrürlü mekanizmanın icadı Hummel ve Lizst de dahil bir çok piyanistin piyanoya daha rağbet etmesine neden oldu.1830 yılında Thalberg özellikle bu piyanoların üstünlüğünü onayladı.
Almanya''da Blüthner Paris''te Pleyel,Kriegelstein ve Herz, Londra''da Collard,Hopkinson,Ramsay and Kind ve Southwell,New York''da Steinway piyano fabrikaları hep tekerrürlü mekanizmayı bazı değişikliklerle kullanmaya başladılar.
Bundan sonra piyanonun değişik parçaları, ayrı ayrı incelenerek ve laboratuar da çalışılarak geliştirilmiş sonunda üstün nitelikli çalgılar yapılmıştır.
Modern piyanonun ses genişliği kalın la''dan ince do''ya kadar olmak üzere yedi oktav ve bir minör üçlüyü kapsamaktadır.
Modern piyanonun ses genişliği kalın la''dan ince do''ya kadar olmak üzere yedi oktav ve bir minör üçlüyü kapsamaktadır.
Bununla birlikte, klasik piyano edebiyatını çalmaya altı buçuk oktav yetmektedir.Tuşların sertliği sorunu üzerinde piyano fabrikaları çok durmuşlar ve bu sorunun çözülmesi için teknik açıdan çaba göstermişlerdir.
Modern bir piyanonun tuşesi, piyanisti yoracak ölçüde sert olmamalı öte yandan parmakları dayanıksız ve zayıf bırakacak kadar da yumuşak olmamalıdır.
Özellikle Stainway piyanolarında bulunan ve sesleri uzatmaya yarayan üçüncü bir pedal, ilk olarak 1862 yılında Montal adında bir Fransız tarafından kullanılmıştır.Yararları belli sayıda eserin icrasında görüldüğü için, genelde piyano fabrikaları bu pedal yerine, piyanistlerin fazla gürültü yapmadan çalışabilmeleri amacıyla sesleri hafifleten özel bir üçüncü pedal kullanılmıştır.
Günümüzün gelişkin ve üstün kaliteli çalgıları sayesinde, eserlerin ifadesi açısından piyanist için kaynaklar artmıştır.Büyük konser salonlarının berrak ve dolgun sesli piyanoları fabrika laboratuarlarında ki teknisyenlerin yıllarca süren çabaları ve deneyimleri sonucudur.
Ancak, her endüstri, sanayi ve teknoloji ürününde olduğu gibi piyanoların da üretim sonrası kullanımdan bakımdan ve zaman içindeki ****l yorgunluğundan periyodik olarak bakımlarının ve onarımlarının zorunluluğu doğmaktadır.
Bir tarafta, bünyeden kaynaklanan bu bakım ve onarım zorunluluğu, diğer taraftan kullanma esnasında kullanıcının karşılaştığı güçlükler ve sorunlar ile kullanımdan dolayı da piyano üzerinde sorunlar oluşmaktadır
.Örneğin, piyanistin tuşlara vuruş tekniğine uygun olmayan şekilde hareket etmesi beraberinde bazı sorunların doğmasına neden olmaktadır.Bunla, çekiç başlıkları keçelerinin kısa süre de aşınmasına, mekanizma içinde çok kullanılan çuhaların çabuk yıpranmasına, tuş ucu ayarlarının bozulmasına ve mekanizmanın tümünün aksamasına yol açabilir.
Diğer taraftan, periyodik olarak yılda en az bir kez yapılan akort ayarının çok kısa zamanda bozulmasına hatta tellerin kopmasına bile neden olabilir.
Yine piyano için gerekli uygun iklim ortamının kaybolması da beraberinde genel olarak mekanizmanın aksamasına ve özel olarak kullanılan malzemenin sıkışması ya da gevşemesine, dolayısıyla akordu da olumsuz olarak etkileyip piyanonun çalınışı sırasında olumsuzluklara neden olabilmektedir.
# PIYANO CESITLERI #
1- Duvar piyanosu.
2- Elektrikli piyano.
3- Hazırlanmış piyano.
4- Kuyruklu piyano.
5- Mekanik piyano.
6- Pnömatik piyano
2- Elektrikli piyano.
3- Hazırlanmış piyano.
4- Kuyruklu piyano.
5- Mekanik piyano.
6- Pnömatik piyano
1. Sergey Rachmaninov (1873-1943) Rus.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Sergey_Rahmaninov
2. Arthur Rubinstein (1887-1982) Polonyalı.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Arthur_Rubinstein
3. Vladimir Horowitz (1903-1989) Rus.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Vladimir_Horowitz
4. Sviatoslav Richter (1915-1997) https://tr.wikipedia.org/wiki/Svyatoslav_Teofilovi%C3%A7_Rihter
5. Alfred Cortot (1877-1962) İsviçreli/Fransız.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Alfred_Cortot
6. Dinu Lipatti (1917-1950) Rumen.
https://en.wikipedia.org/wiki/Dinu_Lipatti
7. Artur Schnabel (1882-1951) Avusturyalı.
https://en.wikipedia.org/wiki/Artur_Schnabel
8. Emil Gilels (1916-1985) Rus.
https://en.wikipedia.org/wiki/Emil_Gilels
9. Martha Argerich (1941- ) Arjantinli.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Martha_Argerich
10. Arturo Benedetti Michelangeli (1920-1995) İtalyan
https://en.wikipedia.org/wiki/Arturo_Benedetti_Michelangeli
11. Krystian Zimerman (1956- ) Polonyalı.
https://en.wikipedia.org/wiki/Krystian_Zimerman
12. Ignaz Friedman (1882-1948) Polonyalı.
https://en.wikipedia.org/wiki/Ignaz_Friedman
13. Radu Lupu (1945- ) Rumen.
https://en.wikipedia.org/wiki/Radu_Lupu
14. Edwin Fischer (1886-1960) İsviçreli.
15. Wilhelm Kempff (1885-1991) Alman.
https://en.wikipedia.org/wiki/Wilhelm_Kempff
16. Murray Perahia (1947- ) Amerikali.
https://en.wikipedia.org/wiki/Murray_Perahia
17. Glenn Gould (1932-1982) Kanadalı.
18. Walter Gieseking (1895-1956) Alman.
19. Josef Hofmann (1876-1957) Polonyalı.
https://en.wikipedia.org/wiki/Josef_Hofmann
20. Claudio Arrau (1903-1991) Şilili.
https://en.wikipedia.org/wiki/Claudio_Arrau
# UNLU TURK PIYANISTLERI #
#IDIL BIRET
Müziğe olan ilgisi iki yaşında başlayan İdil Biret, dört yaşında Bach'ın prelüdlerini çalmaya başladı. İlk derslerini Mithat Fenmen'den aldı. 1948 yılında, henüz yedi yaşındayken, ikinci cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Biret'in yurt dışında eğitiminin gereksinimlerinin karşılanması için TBMM'ye bir teklif sundu. Bu teklif sonucunda İdil Biret için özel olarak çıkartılan kanun, "Harika Çocuklar Yasası" olarak bilinir. Bu kanun çerçevesinde eğitimi için ailesiyle birlikte Paris Konservatuarı'na gönderilen Biret, burada 20. yüzyılın önemli pedagoglarından Nadia Boulanger ile çalıştı. Sekiz yaşında Paris Radyosu'nda ilk konserini verdi. Fransız piyanist Alfred Cortot'dan dersler aldı. İdil Biret'ten ömrü boyunca "en değerli öğrencim" olarak söz eden hocası Alman piyanist Wilhelm Kempff, onunla müzikal ilişkisini] hayat boyu sürdürdü. Biret, 11 yaşındayken Kempff ile Mozart'ın İki Piyano İçin Konçertosu 'nu Paris Champs-Elysees Tiyatrosu'nda çaldı. Zaman zaman Kempff'in Positano'da verdiği usta sınıflara katıldı. Kempff'in 90. yaşı için düzenlenen konserde çaldı.
Biret, Paris Ulusal Konservatuarı’nı yüksek piyano, eşlikçilik ve oda müziği dallarında birinci olarak bitirdiğinde 15 yaşındaydı. 16 yaşından itibaren çeşitli Dünya sahnelerinde yer aldı. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ilk konserini 21 yaşında, Rachmaninoff’un Üçüncü Piyano Konçertosu’nu çalarak Erich Leinsdorf yönetimindeki Boston Filharmoni Orkestrası ile gerçekleştirdi. İlk Rusya turnesini piyanist Emil Gilels’in çağrısı üzerine yaptı ve bu ülkede büyük başarı kazandı. Yıllar içinde bu ülkede yüze yakın konser verdi. Biret beş kıtayı kapsayan konserlerinde Atzmon, Copland, Kempe, Keilberth, Sargent, Monteux, Fournat, Leinsdorf, Pritchard, Scherchen, Rozhdestvensky, Mackerras gibi ünlü şeflerle çaldı; Montreal, Berlin, Montpellier, Nohant, Royan, Dubrovnik, Atina, Ankara ve İstanbul festivallerine katıldı. Boston Symphony, Orchestre National de France, Orchestre Suisse Romande, London Symphony, Leningrad Philarmonic, Leipzig Gewandhaus, Dresden Staatcapelle, Tokyo Philarmonic, Sydney Symphony ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde Dünya'nın her yerinde konserler verdi.
Kraliçe Elisabeth (Belçika), Van Cliburn (ABD), Busoni (İtalya), Liszt (Almanya) gibi birçok uluslararası piyano yarışmasında jüri üyeliği yapan İdil Biret'in aldığı ödüller arasında "Lili-Boulanger" (Boston), "Harriet Cohen/Dinu Lipatti" (Londra), Polonya hükümetinin "kültür liyâkat" ve Fransız hükümetinin "Chevalier de I'Ordre National de Merite" nişanları da bulunmaktadır. İdil Biret, 1971 yılından beri devlet sanatçısıdır.
Kraliçe Elisabeth (Belçika), Van Cliburn (ABD), Busoni (İtalya), Liszt (Almanya) gibi birçok uluslararası piyano yarışmasında jüri üyeliği yapan İdil Biret'in aldığı ödüller arasında "Lili-Boulanger" (Boston), "Harriet Cohen/Dinu Lipatti" (Londra), Polonya hükümetinin "kültür liyâkat" ve Fransız hükümetinin "Chevalier de I'Ordre National de Merite" nişanları da bulunmaktadır. İdil Biret, 1971 yılından beri devlet sanatçısıdır.
#VERDA ERMAN
1944 Yilinda Istanbulda dog.du .Müzik öğrenimine İstanbul Belediye Konservatuvarında başladı. Rana Erksan ve Ferdi Statzer'in öğrencisi oldu. Kısa zamanda üstün yeteneğini belli etti ve olağanüstü yetenekli çocuklar için çıkartılmış olan 6660 sayılı yasa gereğince 1957 yılında Paris'e gönderildi. Paris Konservatuvarında piyano öğrenimini sürdürdü ve Lucette Descaves'in öğrencisi oldu. Okulunu birincilikle bitirdi. Kariyerini geliştirmek amacıyla ayrıca ünlü piyanist ve pedagog Lazare-Levy ile çalıştı.
Noel Gallon'dan armoni ve kontrpuan dersleri aldı. Paris'te bulunduğu süre içinde başarılı konserler verdi. Yurda döndükten sonra Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde birçok piyano konçertosunu seslendirdi, bazılarının Türkiye'de ilk seslendirilişini gerçekleştirdi.
1963 Kasım ayında Marguerite Long-Jaques Thibaud Uluslararası Piyano Konkuru'nda Paris kenti ödülünü kazandı. 1965'de Kanada Uluslararası Piyano Yarışması'nda ikincilik kazandı. 1971'den sonra, dünyanın önemli müzik merkezlerine konuk sanatçı olarak davet edildi ve konserler verdi. Rudolf Serkin tarafından Malboro Festivaline çağrıldı. Müzik merkezlerindeki ünlü orkestralar eşliğinde konçertolar çaldı. Belgrad, Paris, Montreal ve Bükreş'te başarılar kazandı.
1971 yılında Devlet Sanatçısı unvanı aldı. Aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın solist sanatçısı olan Erman, orkestranın Avrupa turnelerine birçok kez katılmış ve verdiği konserler dış basında övgüyle karşılanmıştır
Noel Gallon'dan armoni ve kontrpuan dersleri aldı. Paris'te bulunduğu süre içinde başarılı konserler verdi. Yurda döndükten sonra Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde birçok piyano konçertosunu seslendirdi, bazılarının Türkiye'de ilk seslendirilişini gerçekleştirdi.
1963 Kasım ayında Marguerite Long-Jaques Thibaud Uluslararası Piyano Konkuru'nda Paris kenti ödülünü kazandı. 1965'de Kanada Uluslararası Piyano Yarışması'nda ikincilik kazandı. 1971'den sonra, dünyanın önemli müzik merkezlerine konuk sanatçı olarak davet edildi ve konserler verdi. Rudolf Serkin tarafından Malboro Festivaline çağrıldı. Müzik merkezlerindeki ünlü orkestralar eşliğinde konçertolar çaldı. Belgrad, Paris, Montreal ve Bükreş'te başarılar kazandı.
1971 yılında Devlet Sanatçısı unvanı aldı. Aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın solist sanatçısı olan Erman, orkestranın Avrupa turnelerine birçok kez katılmış ve verdiği konserler dış basında övgüyle karşılanmıştır
Dünyaca ünlü piyanist Verda Erman, 21 Temmuz 2014'te Paris'teki evinde lösemiden 70 yaşında vefat etti.
#FAZIL SAY
Beste yapmak, her zaman bir doğaçlama biçimidir: fikirler, müzik parçaları ve hayali şekillerle. Besteci ve piyanist Fazıl Say’ın sanatsal rotası ve dünya görüşü de işte bu açıdan yorumlanmalıdır. Bir besteci olarak öz-algısının temelini oluşturan estetik bakış açısı da, Cortot’un öğrencisi Mithat Fenmen ile piyano dersleri sırasında aşinalık kazandığı bu özgür formlardan gelir. Fazıl Say, yirmibeş yılı aşkın bir süredir, giderek daha materyalistleşen ve daha karmaşık şekilde yapılanan klasik müzik dünyasında eşine ender rastlanan bir şekilde hem dinleyiciler hem de eleştirmenlere dokunmaktadır. Bu sanatçıyla gerçekleşen konserler bambaşkadır. Çok daha direkt, daha açık, daha heyecan vericidirler; kısacası, doğrudan kalbe ulaşırlar. Aynı şey, besteleri için de söylenebilir.
Fazıl Say ilk eserini – bir piyano sonatı – henüz 1984 yılında, on dört yaşında, memleketi Ankara’da konservatuvar öğrencisiyken bestelemiştir. Gelişiminin bu erken aşamasında bestesini, keman ve piyano için “Siyah İlahiler / Schwarze Hymnen“ ve bir gitar konçertosu gibi, opus numarası verilmemiş birçok oda müziği eseri izlemiştir. Ardından, kendisine New York’ta Genç Konser Sanatçısı Seçmelerini kazandıran eserlerinden, Nasreddin Hoca’nın Dört Dansı’nı opus 1 olarak kabul etmiştir. Bu eser, özünde onun şahsi tarzının belirgin özelliklerini ortaya koyar: rapsodik, fantezivari bir yapı; çoğu zaman dansa benzer, senkopasyon kullanarak yapılan, değişken bir ritim; sürekli, canlı ve dinamik bir nabız ve kökeni çoğu zaman Türkiye ve komşularının halk müziklerine dayanan melodik fikir zenginliği. Bu açılardan bakılınca Fazıl Say, bir ölçüde Béla Bartók, George Enescu ve György Ligeti gibi, kendi ülkelerinin zengin müzikal folklorü üzerinde ilerleyen bestecilerin geleneğinde yer alır.
John Cage ve hazırlanmış piyano eserlerinden aşina olduğumuz teknikleri kullandığı Kara Toprak (1997) adlı piyano eseri ile uluslararası alanda dikkatleri çekmiştir.
Bunun ardından Say, giderek büyük orkestral formlara dönmüştür. Nâzım Hikmet ve Metin Altıok’un şiir (ve biyografilerinden) aldığı ilhamla, solistler, korolar ve orkestra için, özellikle de Nâzım oratoryosunda olduğu üzere, Carl Orff gibi bestecilerin geleneğini sürdüren eserler bestelemiştir. Bu bestelerinde Say, modern Avrupa enstrümanlarının yanı sıra, kendi anavatanı Türkiye’den de kudüm, darbuka ve ney gibi enstrümanları sıklıkla ve özenle kullanmaktadır. Bu ise müziğe, onu kendi türündeki birçok benzer eserden ayıran bir renk katmaktadır.
2007 yılında aynı isimle bilinen ünlü masallardan esinlenen, ancak bir haremdeki yedi kadının kaderini anlatan “Harem’de 1001 Gece„ adlı Keman Konçertosuyla uluslararası arenada tekrar ilgi toplamıştır. Patricia Kopatchinskaja tarafından seslendirilen dünya prömiyerinin ardından bu eser birçok uluslararası konser salonunda seslendirilmiştir. Sanatçı birinci senfonik eseri olan “İstanbul Senfonisi”nin ardından, ikinci ve üçüncü senfonileri “Mezopotamya” ve “Universe” eserlerini tamamlayarak kayıtlarını yayınlamıştır.
Fazıl Say, Konzerthaus Dortmund’ta beş yıl süren misafir sanatçılığının sonunda, 2010 yılında prömiyeri yapılan ilk senfonisi “İstanbul,, ile daha da büyük bir başarıya ulaşmıştır. 2013 yılında Fazıl Say’a üçüncü Echo Klasik Müzik Ödülü’nü kazandıran İstanbul Senfonisi, WDR ve Konzerthaus Dortmund tarafından Ruhr. 2010 kapsamında ortak olarak sipariş edilmiş olup Boğaziçi’ndeki metropole ve milyonlarca sakinine coşkulu ve şiirsel bir hediye niteliği taşır. Aynı yıl, diğer eserlerinin arasında, “Boşanmak„ adlı (atonal prensiplere dayalı) Yaylı Çalgılar Dörtlüsü ve Salzburg Festivali için “Nirvana Yanıyor„ adlı piyano konçertosu ile Mecklenburg-Vorpommern Festivali için bestelenip prömiyeri Gábor Boldoczki tarafından gerçekleştirilen bir Trompet Konçertosu gibi sipariş eserlerin bestelenişine tanık oldu. 2011 yılında Schleswig-Holstein Müzik Festivali tarafından verilen sipariş üstüne Say, Sabine Meyer için İranlı şair Ömer Hayyam’ın hayatı ve eserlerini anlatan bir Klarnet Konçertosu yazmıştır.
2012 Fazıl Say için oldukça üretken ve yoğun bir yıl oldu. Mart ayında Say’ın ney ve orkestra için bestelediği ve Burcu Karadağ’ın solist olarak yer aldığı ‘Hezarfen’ isimli konçertosunun prömiyeri şef Dan Ettinger yönetiminde Mannheim Ulusal Tiyatro Orkestrası Müzik Akademisi’nde gerçekleşti. İstanbul Müzik Festivali tarafından sipariş edilen ve Say’ın ikinci senfonisi olan ‘Mezopotamya Senfonisi’nin ilk performansı ise Haziran ayında Gürer Aykal yönetiminde Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası eşliğinde İstanbul’da yapıldı. Bundan kısa bir süre sonra, Say’ın, bir BBC siparişi olan ‘Dört Şehir’ isimli viyolonsel ve piyano sonatının dünya prömiyeri Nicolas Altstaedt ve José Gallardo tarafından City of London Festivali’nde gerçekleşti. Eylül 2012’de ise, Konzerthaus Dortmund izleyicileri Say’ın, 2011 yılında Alman şair Rainer Maria Rilke’in şiiri üzerine soprano ve piyano için bestelemiş olduğu ‘Panther’ isimli şarkının orkestra ve soprano versiyonunun prömiyerini dinleme fırsatını yakaladı. Son olarak ta ekim ayında Say’ın üçüncü senfonisi olan ‘Universe’ün prömiyer konseri, şef Ivor Bolton yönetiminde ve Salzburg Mozarteum Orkestrası eşliğinde izleyicilerin ayakta alkışlarıyla karşılandı.
2013 yılına geldiğimizde, şef Kristjan Järvi yönetimindeki Gstaad Festival Orkestrası’yla birlikte ‘Su’ isimli piyano konçertosunun prömiyeri ile Say’ın Ferhan ve Ferzan Önder kardeşlere ithaf ettiği ve Arvo Volmer yönetimindeki NDR Radyo Filarmoni’de seslendirilen ‘Gezi Park 1’ isimli piyano konçertosunun yanısıra, soprano Norma Nahoun ve Stuttgart Oda Orkestrası eşliğinde Goethe-Lieder isimli eserin prömiyeri de yapıldı.
2014 yılında ise Viyana Konzerthaus siparişi olan ‘Gezi Park 2’, İKSV İstanbul Müzik Festivali tarafından sipariş edilen ‘Sait Faik’, D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nin 10. yıl kutlamaları çerçevesinde bestelenen ‘Hermias – Yunus Sırtındaki Çocuk’, Musikfest Bremen tarafından sipariş edilen ‘Gezi Park 3’ ve şef Andrey Boreyko yönetiminde Birinci Dünya Savaşı 100. yıl anma törenleri kapsamında Belçika Ulusal Orkestrası’nın siparişi olan ‘Overture 1914’ isimli eserlerinin dünya prömiyerleri gerçekleşti.
Fazıl Say’ın eserleri, günümüzün en tanınmış yayıncılarından, Schott of Mainz tarafından tüm dünyaya dağıtılmaktadır
https://www.youtube.com/watch?v=MFSm5_4afro
#HUSEYIN SERMET
30 agustos 1955 Istanbul dogumludur.Hüseyin Sermet küçük yaşlardan itibaren Cazın İçinden isimli kitabın yazarı olan babası Cüneyt Sermet ile müzik dolu bir evde büyüdü. 1965 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı 'na kabul edildi ve Ahmed Adnan Saygun , Ulvi Cemal Erkin ve Ferhunde Erkin 'in öğrencisi oldu. 1968 yılında Harika Çocuk Yasası ile Türk Hükümeti tarafından eğitimini sürdürmek üzere Fransa 'ya Paris Konservatuvarı'na gönderildi. Paris Konservatuvarı'nda piyano, oda müziği, kontrpuan ve müzik analizi dallarında birincilikler alarak mezun oldu. Olivier Messiaen ile bestecilik, Thierry de Brunhoff ve Nadia Boulanger ile piyano çalıştı. Daha sonra Londra 'da Maria Curcio ile çalışmalarına devam ederek eğitimini tamamladı
Hüseyin Sermet Milano'dan Meksika'ya, Londra'dan Tokyo'ya, Paris'ten Sao Paolo'ya, dünyanın birçok önemli şehrindeki tanınmış konser salonlarında konserler vermiş ve Santander'den Yokohoma'ya, İstanbul'dan Monte Carlo'ya birçok ünlü festivallere konuk olmuştur. İçlerinde Mstislav Rostropovich, Yuri Bashmet, Maria Jõao Pires, Ruggero Raimondi ve Michel Portal'ın da bulunduğu tanınmış sanatçılarla, Alain Lombard, Antal Doráti, Lorin Maazel, Semyon Bychkov, Lawrence Foster, Rafael Frühbeck de Burgos, Yoël Levi, Ferdinand Leitner, Emmanuel Krivine ve Naoto Otomo gibi önemli orkestra şefleri ve Paris , Lyon Senfoni Orkestrası, Orchestre de l’Île de France, Monte Carlo Opera Orkestrası, Detroit Senfoni Orkestrası, Belçika Ulusal Senfoni Orkestrası, Liège Senfoni Orkestrası, Tokyo Senfoni Orkestrası, Yomiuri Nippon Senfoni Orkestrası, NHK Senfoni Orkestrası, New Japan Filarmoni Orkestrası, Bergamo-Brescia Oda Orkestrası, İngiliz Oda Orkestrası, Lozan Oda Orkestrası, Katowice ve Krakow Oda Orkestraları, Moskova Radyo Senfoni Orkestrası ve Bavarya Radyo Senfoni Orkestrası gibi toplıuluklarla beraber konserler vermiştir.
Virtuozluğu kadar besteciliğiyle de tanınan Sermet'in eserlerinden “Réminiscence” 1997'de Empéri Festivalinde çalınmış ve France Musique radyosundan yayınlanmıştır. Tokyo Senfoni Orkestrası tarafından sipariş edilen orkestra eseri “Dream and Nightmare”in prömiyeri 2004'te, İş Bankası tarafından sipariş edilen eseri “Sculptures”ın prömiyeri ise 2006'da yapılmıştır.
#MEHVES EMEC
29 Ağustos 1963 tarihinde İstanbul‘da doğmuştur. Mehmet adında bir kardeşi vardır. Gazeteci Çetin Emeç‘in kızıdır. Piyano çalmaya 4 yaşındayken piyanist olan annesi Bilge Emeç ile başladı. 1968 yılında İstanbul Belediye Konservatuvarına girdi ve Ferdi Ştatzer‘in öğrencisi oldu. İlk orkestra konserini 9 yaşında, ilk resitalini bir sonraki yıl verdi. Konservatuarı sınıflar atlayarak 14 yaşında bitirdi.
1974 yılında okumaya başladığı İstanbul’un Karaköy semtinde bulunan bir özel yabancı lise olan Sankt Georg Avusturya Lisesinden 1980 yılında mezun oldu.
Kazandığı bursla 1980 yılında başladığı Avusturya Salzburg’taki “Hochschule für Musik und Darstellende Kunst-Mozarteum” Üniversitesi’nden (Mozarteum Üniversitesi, Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi, Konser Piyanistliği ve Müzik Öğretmenliği bölümünden) 1988 yılında mezun oldu. Mezun olduğu yıl, Fransa‘daki Ravel Akademisineyi temsilen katıldığı yarışmada “En iyi Ravel yorumcusu” seçildi. Aynı okulda “Trill-Glissando-Pedal tekniklerinin dönemsel farklılıklarının örneklerle incelenmesi üzerine” Yüksek Lisans yaptı. Ve ardından doktorasını da verdi. Marmara Üniversitesinde 2004 yılında Doçent, 2014 yılında da Profesör oldu. Mehveş Emeç, Mozarteum Üniversitesi’nde başladığı Pedagojik çalışmalarını, ilerleyen yıllarda Orff Schulwerk Pedagojisi alanında yoğunlaştırarak, yurtiçi ve yurtdışında değerli eğitimcilerle “Çocuklarda Temel Müzik ve Hareket Eğitimi” üzerine çalışmalar yaparak sürdürdü.
Mehveş Emeç, 1990 yılında ünlü piyanistlerin hocası olarak bilinen Maria Curcio’dan aldığı davet üzerine Avusturya‘dan Londra‘ya taşındı. 1990-2000 yılları arasında, Londra’da Curcio’nun asistanı olarak, dünyanın dört bir yanından gelen piyanistlere hocalık yaptı.
1988-2004 yılları arasında İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın “Solist Sanatçısı” olarak görev yaptı.
2004 yılından bu yana Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Anabilim Dalı’nda Doç. Dr. öğretim üyesi olarak görev yaptı.
1998 yılında Kültür Bakanlığı tarafından Devlet Sanatçısı ünvanı verilmiştir.
Mehveş Emeç, 5 Temmuz 2000 tarihinde Özalp Birol ile evlendi. Selin (d.12 Haziran 2002) adında bir kızı vardır.
Babası Çetin Emeç, 7 Mart 1990‘da işine gitmek üzere İstanbul Suadiye’deki evinden çıktığı sırada şoförü Sinan Ercan’la birlikte öldürüldü.
https://www.youtube.com/watch?v=g5-cVwJKrM8
#YESIM GOKALP
1966 yılında İzmir de doğdu. İlk piyano derslerini Erdoğan Okyay dan aldı. 8 yaşında Ankara Devlet Konservatuar ı piyano bölümüne girerek Prof. Ayşe SAVAŞIR ın öğrencisi oldu. 1982 / 1983 öğretim yılında sınıf atlayarak yüksek devresinden pekiyi dereceyle mezun oldu. Aynı yıl devlet bursu kazanarak Almanya da öğrenimine başladı. Önce Hannover Müzik Akademisinde Prof. B. Ebert ile çalıştı, daha sonra Köln ve Detmold Müzik Akademilerindeki öğrenimini Prof. G.Ludwig ve W.Kassebaum ile tamamlayarak 1990 yılında sanatta olgunluk diploması aldı (Master). Amadeus Quartett ile Oda Müziği çalışmaları yaptı. Ve Köln Yüksek Müzik Akademisinden Oda Müziği Diploması aldı. Prof. G. Ludwig Prof. Dr. Jürgen Uhde nin ve Prof. Renate Kreitschmar Fischer ın yaz kurslarına katıldı. İlk konserini 16 yaşında İzmir Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde veren sanatçı yurtiçi konserlerinin yanı sıra İsviçre, Avusturya, Almanya, Fransa ve Rusya Federasyonunun çeşitli kentlerinde konser ve resitaller verdi.
Şu ana kadar Türkiye de Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, İstanbul, İzmir, Adana, Bursa Devlet Senfoni Orkestraları Eskişehir Belediye ve Üniversite nin Senfoni Orkestrası ayrıca Orkestra Akademik Başkent ile konserler vermiş, ayrıca ODTÜ Sanat Festivali Sevda CENAP And Müzik Festivali, Bodrum Uluslararası Sanat Günleri, 1. Kıbrıs Lefke İnternasyonal Müzik Festivali ve Münster Karadeniz Ülkeleri Festivaline katılmıştır.
https://www.youtube.com/watch?v=WbIREuhMU98
#BURCIN BUKE
Burçin Büke, 1966 yılında İzmir ’de doğmuştur. Piyanist olan babasından ilk piyano derslerini aldı. . Daha sonra 6 yaşından itibaren Ali Ersümer ile çalıştı. Daha 10 yaşındayken ilk konserini verdi. 11 yaşında 1977 yılında yapılan “Harika Çocuk” sınavını kazandı ve Prof. Mithat Fenmen ile piyano, Prof. İlhan Baran ile de teori ve kompozisyon çalışmalarına başladı.
Londra’da Prof. Benjamin Kaplan ve İtalya’da da Prof. Marvulli ile özel olarak çalıştı. Uluslararası Lanciano Piyano Yarışması’nda birincilik aldı. Ayrıca Craydon ve Bilbao yarışmalarında ödüller kazandı. 1993 yılında Berlin’de kurulan “Color of Music” Oda Orkestrası’nın solist ve kurucuları arasındadır. Burçin Büke, Kuzey Almanya Radyo Oda Orkestrası, Langenhagen Festival Orkestrası, Lanciano Festival Orkestrası, Hannover BigBand Orkestrası ile turneler yapmıştır. Almanya’da Braunschweig, Bremen, Osnabrück festivallerinde başarılı konserler verdi ve çok olumlu kriterler aldı.
Almanya dışında Fransa , İngiltere , İtalya , Yunanistan , Bulgaristan , Avusturya , İsrail , Hollanda , Mısır , Estonya, İspanya , Amerika ve İsviçre ’de de konserler verdi. 2002 senesinde New York ’ta Carnegie Hall’da verdiği konser New York basınında geniş yer aldı. 1996 yılında Londra’da “Steinway Sons” sanatçısı oldu. 1994-1998 yılları arasında Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası’nın, 1998’den itibaren İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın solist sanatçısı oldu. 2000 yılında My Dream adı altında bir CD yaptı. 2000-2003 yılları arasında Selanik Konservatuarı’nın düzenlediği uluslararası Piyano Festivaline eğitmen ve solist olarak katıldı. Burçin Büke, İstanbul , Ankara , İzmir , Adana, Eskişehir ve Bursa Senfoni Orkestraları ile çeşitli konserler vermiştir. “ Secret garden” konserlerini yurt içindeki bir çok Üniversitede seslendirmiş ve konferanslar vermiştir. Burçin Büke, “For You” isimli bu bestesini eşi için yapmıştır.
https://www.youtube.com/watch?v=671mnMAJ_4k
Fazıl Say ilk eserini – bir piyano sonatı – henüz 1984 yılında, on dört yaşında, memleketi Ankara’da konservatuvar öğrencisiyken bestelemiştir. Gelişiminin bu erken aşamasında bestesini, keman ve piyano için “Siyah İlahiler / Schwarze Hymnen“ ve bir gitar konçertosu gibi, opus numarası verilmemiş birçok oda müziği eseri izlemiştir. Ardından, kendisine New York’ta Genç Konser Sanatçısı Seçmelerini kazandıran eserlerinden, Nasreddin Hoca’nın Dört Dansı’nı opus 1 olarak kabul etmiştir. Bu eser, özünde onun şahsi tarzının belirgin özelliklerini ortaya koyar: rapsodik, fantezivari bir yapı; çoğu zaman dansa benzer, senkopasyon kullanarak yapılan, değişken bir ritim; sürekli, canlı ve dinamik bir nabız ve kökeni çoğu zaman Türkiye ve komşularının halk müziklerine dayanan melodik fikir zenginliği. Bu açılardan bakılınca Fazıl Say, bir ölçüde Béla Bartók, George Enescu ve György Ligeti gibi, kendi ülkelerinin zengin müzikal folklorü üzerinde ilerleyen bestecilerin geleneğinde yer alır.
John Cage ve hazırlanmış piyano eserlerinden aşina olduğumuz teknikleri kullandığı Kara Toprak (1997) adlı piyano eseri ile uluslararası alanda dikkatleri çekmiştir.
Bunun ardından Say, giderek büyük orkestral formlara dönmüştür. Nâzım Hikmet ve Metin Altıok’un şiir (ve biyografilerinden) aldığı ilhamla, solistler, korolar ve orkestra için, özellikle de Nâzım oratoryosunda olduğu üzere, Carl Orff gibi bestecilerin geleneğini sürdüren eserler bestelemiştir. Bu bestelerinde Say, modern Avrupa enstrümanlarının yanı sıra, kendi anavatanı Türkiye’den de kudüm, darbuka ve ney gibi enstrümanları sıklıkla ve özenle kullanmaktadır. Bu ise müziğe, onu kendi türündeki birçok benzer eserden ayıran bir renk katmaktadır.
2007 yılında aynı isimle bilinen ünlü masallardan esinlenen, ancak bir haremdeki yedi kadının kaderini anlatan “Harem’de 1001 Gece„ adlı Keman Konçertosuyla uluslararası arenada tekrar ilgi toplamıştır. Patricia Kopatchinskaja tarafından seslendirilen dünya prömiyerinin ardından bu eser birçok uluslararası konser salonunda seslendirilmiştir. Sanatçı birinci senfonik eseri olan “İstanbul Senfonisi”nin ardından, ikinci ve üçüncü senfonileri “Mezopotamya” ve “Universe” eserlerini tamamlayarak kayıtlarını yayınlamıştır.
Fazıl Say, Konzerthaus Dortmund’ta beş yıl süren misafir sanatçılığının sonunda, 2010 yılında prömiyeri yapılan ilk senfonisi “İstanbul,, ile daha da büyük bir başarıya ulaşmıştır. 2013 yılında Fazıl Say’a üçüncü Echo Klasik Müzik Ödülü’nü kazandıran İstanbul Senfonisi, WDR ve Konzerthaus Dortmund tarafından Ruhr. 2010 kapsamında ortak olarak sipariş edilmiş olup Boğaziçi’ndeki metropole ve milyonlarca sakinine coşkulu ve şiirsel bir hediye niteliği taşır. Aynı yıl, diğer eserlerinin arasında, “Boşanmak„ adlı (atonal prensiplere dayalı) Yaylı Çalgılar Dörtlüsü ve Salzburg Festivali için “Nirvana Yanıyor„ adlı piyano konçertosu ile Mecklenburg-Vorpommern Festivali için bestelenip prömiyeri Gábor Boldoczki tarafından gerçekleştirilen bir Trompet Konçertosu gibi sipariş eserlerin bestelenişine tanık oldu. 2011 yılında Schleswig-Holstein Müzik Festivali tarafından verilen sipariş üstüne Say, Sabine Meyer için İranlı şair Ömer Hayyam’ın hayatı ve eserlerini anlatan bir Klarnet Konçertosu yazmıştır.
2012 Fazıl Say için oldukça üretken ve yoğun bir yıl oldu. Mart ayında Say’ın ney ve orkestra için bestelediği ve Burcu Karadağ’ın solist olarak yer aldığı ‘Hezarfen’ isimli konçertosunun prömiyeri şef Dan Ettinger yönetiminde Mannheim Ulusal Tiyatro Orkestrası Müzik Akademisi’nde gerçekleşti. İstanbul Müzik Festivali tarafından sipariş edilen ve Say’ın ikinci senfonisi olan ‘Mezopotamya Senfonisi’nin ilk performansı ise Haziran ayında Gürer Aykal yönetiminde Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası eşliğinde İstanbul’da yapıldı. Bundan kısa bir süre sonra, Say’ın, bir BBC siparişi olan ‘Dört Şehir’ isimli viyolonsel ve piyano sonatının dünya prömiyeri Nicolas Altstaedt ve José Gallardo tarafından City of London Festivali’nde gerçekleşti. Eylül 2012’de ise, Konzerthaus Dortmund izleyicileri Say’ın, 2011 yılında Alman şair Rainer Maria Rilke’in şiiri üzerine soprano ve piyano için bestelemiş olduğu ‘Panther’ isimli şarkının orkestra ve soprano versiyonunun prömiyerini dinleme fırsatını yakaladı. Son olarak ta ekim ayında Say’ın üçüncü senfonisi olan ‘Universe’ün prömiyer konseri, şef Ivor Bolton yönetiminde ve Salzburg Mozarteum Orkestrası eşliğinde izleyicilerin ayakta alkışlarıyla karşılandı.
2013 yılına geldiğimizde, şef Kristjan Järvi yönetimindeki Gstaad Festival Orkestrası’yla birlikte ‘Su’ isimli piyano konçertosunun prömiyeri ile Say’ın Ferhan ve Ferzan Önder kardeşlere ithaf ettiği ve Arvo Volmer yönetimindeki NDR Radyo Filarmoni’de seslendirilen ‘Gezi Park 1’ isimli piyano konçertosunun yanısıra, soprano Norma Nahoun ve Stuttgart Oda Orkestrası eşliğinde Goethe-Lieder isimli eserin prömiyeri de yapıldı.
2014 yılında ise Viyana Konzerthaus siparişi olan ‘Gezi Park 2’, İKSV İstanbul Müzik Festivali tarafından sipariş edilen ‘Sait Faik’, D-Marin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nin 10. yıl kutlamaları çerçevesinde bestelenen ‘Hermias – Yunus Sırtındaki Çocuk’, Musikfest Bremen tarafından sipariş edilen ‘Gezi Park 3’ ve şef Andrey Boreyko yönetiminde Birinci Dünya Savaşı 100. yıl anma törenleri kapsamında Belçika Ulusal Orkestrası’nın siparişi olan ‘Overture 1914’ isimli eserlerinin dünya prömiyerleri gerçekleşti.
Fazıl Say’ın eserleri, günümüzün en tanınmış yayıncılarından, Schott of Mainz tarafından tüm dünyaya dağıtılmaktadır
https://www.youtube.com/watch?v=MFSm5_4afro
#HUSEYIN SERMET
30 agustos 1955 Istanbul dogumludur.Hüseyin Sermet küçük yaşlardan itibaren Cazın İçinden isimli kitabın yazarı olan babası Cüneyt Sermet ile müzik dolu bir evde büyüdü. 1965 yılında Ankara Devlet Konservatuvarı 'na kabul edildi ve Ahmed Adnan Saygun , Ulvi Cemal Erkin ve Ferhunde Erkin 'in öğrencisi oldu. 1968 yılında Harika Çocuk Yasası ile Türk Hükümeti tarafından eğitimini sürdürmek üzere Fransa 'ya Paris Konservatuvarı'na gönderildi. Paris Konservatuvarı'nda piyano, oda müziği, kontrpuan ve müzik analizi dallarında birincilikler alarak mezun oldu. Olivier Messiaen ile bestecilik, Thierry de Brunhoff ve Nadia Boulanger ile piyano çalıştı. Daha sonra Londra 'da Maria Curcio ile çalışmalarına devam ederek eğitimini tamamladı
Hüseyin Sermet Milano'dan Meksika'ya, Londra'dan Tokyo'ya, Paris'ten Sao Paolo'ya, dünyanın birçok önemli şehrindeki tanınmış konser salonlarında konserler vermiş ve Santander'den Yokohoma'ya, İstanbul'dan Monte Carlo'ya birçok ünlü festivallere konuk olmuştur. İçlerinde Mstislav Rostropovich, Yuri Bashmet, Maria Jõao Pires, Ruggero Raimondi ve Michel Portal'ın da bulunduğu tanınmış sanatçılarla, Alain Lombard, Antal Doráti, Lorin Maazel, Semyon Bychkov, Lawrence Foster, Rafael Frühbeck de Burgos, Yoël Levi, Ferdinand Leitner, Emmanuel Krivine ve Naoto Otomo gibi önemli orkestra şefleri ve Paris , Lyon Senfoni Orkestrası, Orchestre de l’Île de France, Monte Carlo Opera Orkestrası, Detroit Senfoni Orkestrası, Belçika Ulusal Senfoni Orkestrası, Liège Senfoni Orkestrası, Tokyo Senfoni Orkestrası, Yomiuri Nippon Senfoni Orkestrası, NHK Senfoni Orkestrası, New Japan Filarmoni Orkestrası, Bergamo-Brescia Oda Orkestrası, İngiliz Oda Orkestrası, Lozan Oda Orkestrası, Katowice ve Krakow Oda Orkestraları, Moskova Radyo Senfoni Orkestrası ve Bavarya Radyo Senfoni Orkestrası gibi toplıuluklarla beraber konserler vermiştir.
Virtuozluğu kadar besteciliğiyle de tanınan Sermet'in eserlerinden “Réminiscence” 1997'de Empéri Festivalinde çalınmış ve France Musique radyosundan yayınlanmıştır. Tokyo Senfoni Orkestrası tarafından sipariş edilen orkestra eseri “Dream and Nightmare”in prömiyeri 2004'te, İş Bankası tarafından sipariş edilen eseri “Sculptures”ın prömiyeri ise 2006'da yapılmıştır.
#MEHVES EMEC
29 Ağustos 1963 tarihinde İstanbul‘da doğmuştur. Mehmet adında bir kardeşi vardır. Gazeteci Çetin Emeç‘in kızıdır. Piyano çalmaya 4 yaşındayken piyanist olan annesi Bilge Emeç ile başladı. 1968 yılında İstanbul Belediye Konservatuvarına girdi ve Ferdi Ştatzer‘in öğrencisi oldu. İlk orkestra konserini 9 yaşında, ilk resitalini bir sonraki yıl verdi. Konservatuarı sınıflar atlayarak 14 yaşında bitirdi.
1974 yılında okumaya başladığı İstanbul’un Karaköy semtinde bulunan bir özel yabancı lise olan Sankt Georg Avusturya Lisesinden 1980 yılında mezun oldu.
Kazandığı bursla 1980 yılında başladığı Avusturya Salzburg’taki “Hochschule für Musik und Darstellende Kunst-Mozarteum” Üniversitesi’nden (Mozarteum Üniversitesi, Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi, Konser Piyanistliği ve Müzik Öğretmenliği bölümünden) 1988 yılında mezun oldu. Mezun olduğu yıl, Fransa‘daki Ravel Akademisineyi temsilen katıldığı yarışmada “En iyi Ravel yorumcusu” seçildi. Aynı okulda “Trill-Glissando-Pedal tekniklerinin dönemsel farklılıklarının örneklerle incelenmesi üzerine” Yüksek Lisans yaptı. Ve ardından doktorasını da verdi. Marmara Üniversitesinde 2004 yılında Doçent, 2014 yılında da Profesör oldu. Mehveş Emeç, Mozarteum Üniversitesi’nde başladığı Pedagojik çalışmalarını, ilerleyen yıllarda Orff Schulwerk Pedagojisi alanında yoğunlaştırarak, yurtiçi ve yurtdışında değerli eğitimcilerle “Çocuklarda Temel Müzik ve Hareket Eğitimi” üzerine çalışmalar yaparak sürdürdü.
Mehveş Emeç, 1990 yılında ünlü piyanistlerin hocası olarak bilinen Maria Curcio’dan aldığı davet üzerine Avusturya‘dan Londra‘ya taşındı. 1990-2000 yılları arasında, Londra’da Curcio’nun asistanı olarak, dünyanın dört bir yanından gelen piyanistlere hocalık yaptı.
1988-2004 yılları arasında İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın “Solist Sanatçısı” olarak görev yaptı.
2004 yılından bu yana Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Anabilim Dalı’nda Doç. Dr. öğretim üyesi olarak görev yaptı.
1998 yılında Kültür Bakanlığı tarafından Devlet Sanatçısı ünvanı verilmiştir.
Mehveş Emeç, 5 Temmuz 2000 tarihinde Özalp Birol ile evlendi. Selin (d.12 Haziran 2002) adında bir kızı vardır.
Babası Çetin Emeç, 7 Mart 1990‘da işine gitmek üzere İstanbul Suadiye’deki evinden çıktığı sırada şoförü Sinan Ercan’la birlikte öldürüldü.
https://www.youtube.com/watch?v=g5-cVwJKrM8
#YESIM GOKALP
1966 yılında İzmir de doğdu. İlk piyano derslerini Erdoğan Okyay dan aldı. 8 yaşında Ankara Devlet Konservatuar ı piyano bölümüne girerek Prof. Ayşe SAVAŞIR ın öğrencisi oldu. 1982 / 1983 öğretim yılında sınıf atlayarak yüksek devresinden pekiyi dereceyle mezun oldu. Aynı yıl devlet bursu kazanarak Almanya da öğrenimine başladı. Önce Hannover Müzik Akademisinde Prof. B. Ebert ile çalıştı, daha sonra Köln ve Detmold Müzik Akademilerindeki öğrenimini Prof. G.Ludwig ve W.Kassebaum ile tamamlayarak 1990 yılında sanatta olgunluk diploması aldı (Master). Amadeus Quartett ile Oda Müziği çalışmaları yaptı. Ve Köln Yüksek Müzik Akademisinden Oda Müziği Diploması aldı. Prof. G. Ludwig Prof. Dr. Jürgen Uhde nin ve Prof. Renate Kreitschmar Fischer ın yaz kurslarına katıldı. İlk konserini 16 yaşında İzmir Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde veren sanatçı yurtiçi konserlerinin yanı sıra İsviçre, Avusturya, Almanya, Fransa ve Rusya Federasyonunun çeşitli kentlerinde konser ve resitaller verdi.
Şu ana kadar Türkiye de Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, İstanbul, İzmir, Adana, Bursa Devlet Senfoni Orkestraları Eskişehir Belediye ve Üniversite nin Senfoni Orkestrası ayrıca Orkestra Akademik Başkent ile konserler vermiş, ayrıca ODTÜ Sanat Festivali Sevda CENAP And Müzik Festivali, Bodrum Uluslararası Sanat Günleri, 1. Kıbrıs Lefke İnternasyonal Müzik Festivali ve Münster Karadeniz Ülkeleri Festivaline katılmıştır.
https://www.youtube.com/watch?v=WbIREuhMU98
#BURCIN BUKE
Burçin Büke, 1966 yılında İzmir ’de doğmuştur. Piyanist olan babasından ilk piyano derslerini aldı. . Daha sonra 6 yaşından itibaren Ali Ersümer ile çalıştı. Daha 10 yaşındayken ilk konserini verdi. 11 yaşında 1977 yılında yapılan “Harika Çocuk” sınavını kazandı ve Prof. Mithat Fenmen ile piyano, Prof. İlhan Baran ile de teori ve kompozisyon çalışmalarına başladı.
Londra’da Prof. Benjamin Kaplan ve İtalya’da da Prof. Marvulli ile özel olarak çalıştı. Uluslararası Lanciano Piyano Yarışması’nda birincilik aldı. Ayrıca Craydon ve Bilbao yarışmalarında ödüller kazandı. 1993 yılında Berlin’de kurulan “Color of Music” Oda Orkestrası’nın solist ve kurucuları arasındadır. Burçin Büke, Kuzey Almanya Radyo Oda Orkestrası, Langenhagen Festival Orkestrası, Lanciano Festival Orkestrası, Hannover BigBand Orkestrası ile turneler yapmıştır. Almanya’da Braunschweig, Bremen, Osnabrück festivallerinde başarılı konserler verdi ve çok olumlu kriterler aldı.
Almanya dışında Fransa , İngiltere , İtalya , Yunanistan , Bulgaristan , Avusturya , İsrail , Hollanda , Mısır , Estonya, İspanya , Amerika ve İsviçre ’de de konserler verdi. 2002 senesinde New York ’ta Carnegie Hall’da verdiği konser New York basınında geniş yer aldı. 1996 yılında Londra’da “Steinway Sons” sanatçısı oldu. 1994-1998 yılları arasında Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası’nın, 1998’den itibaren İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın solist sanatçısı oldu. 2000 yılında My Dream adı altında bir CD yaptı. 2000-2003 yılları arasında Selanik Konservatuarı’nın düzenlediği uluslararası Piyano Festivaline eğitmen ve solist olarak katıldı. Burçin Büke, İstanbul , Ankara , İzmir , Adana, Eskişehir ve Bursa Senfoni Orkestraları ile çeşitli konserler vermiştir. “ Secret garden” konserlerini yurt içindeki bir çok Üniversitede seslendirmiş ve konferanslar vermiştir. Burçin Büke, “For You” isimli bu bestesini eşi için yapmıştır.
https://www.youtube.com/watch?v=671mnMAJ_4k
THE PIANIST
https://www.youtube.com/watch?v=e_4NvY3v51Q
SHINE
https://www.youtube.com/watch?v=8_p6-cAMr_g
AMADEUS
https://www.youtube.com/watch?v=3qikgX4rlG4
THE LEGEND OF 1900
https://www.youtube.com/watch?v=8Vgm-AzYsyo
Piyanoyla ilgilenenlerin kesinlikle izlemesi gereken en iyi “piyano ve müzik içeren” filmler.
– Pianist
– Amadeus
– The Legend of 1900
– Vitus
– Troubled Water
– Once
– The English Patient
– The Piano
– Great Balls Of Fire
– Ray
– Five Easy Pieces
# EKSI SOZLUKTE PIYANO
# dünyanin calinmasi en zor, dinlenmesi en zevkli enstrümani.
# beynimizin hem sag hem sol ele ayni anda farkli komutlar vermesi ile ho$ tinilar cikarmamiza yarayan muzik aleti.
# cennet diye bir yer olsaydi orada bu calinirdi hep,
cehennemde de kemençe.
# benim bildiğim en büyük modeli steinway&sons'ın ürettiği concert grand model d olan enstrüman ki kendisi 274cm uzunluğundadır
# 88 tuşu olan çalgı
# o kadar yakında olup bu kadar uzak kalınan tek tutku..
# yıllarını verirsin bu alete fakat bazen öyle bir noktaya gelirsin ki hep kendini tekrarlıyor hissine kapılır,iki adım ötendeki bir zamanların en yakın dostunu unutuverirsin..o da sana alınır tanımamazlıktan gelir parmaklarını,bir sene öncesinde ezbere çaldığın parçayı elli denemede anca yerine oturtur,fitil olursun. kesinlikle boşlamamak gerekir zira yeteneğinize ya da birikiminize ne kadar güvenirseniz güvenin hergün çalışıp üzerine bişeyler eklemeden hakkını vermenin imkanı yoktur piyanonun...
# kuyruklu olanıyla yalan melodiler çalabilme imkanı sağlayan telli müzik aletgeçi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder