Güneş saati, su saati ve kum saati, değişik şekillerde süreyi göstermek amacına yönelikti. Mekanik saat ise manastır hayatında belli bir mekanik işlevi yerine getirmek, bir çekiç aracılığıyla ses üretmek ve böylece belirli zaman aralıklarını belirtmek amacını gütmekteydi. O dönemlerde saatlerin çan çalması gerektiğine inanılıyordu.
Mekanik saatlerin içinde en ünlülerinden olan Giovanni di Dondi’nin tasarımı, ağırlıkla işleyen mekanizmaya bağlı sarkaç ve sekteli rakkas dişlisinden oluşuyordu ve saatte kadran bulunmuyordu.
Gündüz saatlerinin gece saatlerine uymayan saat sistemi, 14. yüzyılda mekanik saatlerin yapılmasına kadar devam etmiştir. Günü eşit saatler halinde bölen ilk saat, Milano’daki Saint Gottard kilisesi saatidir. Yüzyılın ortasına doğru büyük Avrupa şehirlerinin kulelerinde mekanik saatler görülmeye başlanmış ve gittikçe yayılmıştır. Vargel düzeniyle çalışan bu saatler 300 yıl boyunca devam etmiştir.
1500’lerde Nürnberg’de Peter Heinlein’ın zembereği bulmasıyla, büyük ağırlıklar kalkarak taşınabilir küçük saatler olanaklı kılınmıştır. İlk saatlerde kadran, akrep ve yelkovan bulunmuyordu. Okuma yazma oranının düşük olması, saatlere insanların bakıp anlayacağı yazılar koymak yerine çan sesleri konmasını gerektiriyordu. Süreyi görsel olarak göstermek için saatlere kadranı ilk olarak kullanan ve 1344’te 24 dilimlik saati yapan Dondi’dir.
Saat gelişiminde atılan başka bir büyük adım da sarkacın bulunmasıdır. Kilisede papazı dinlerken kürsünün üzerinde sallanan lambanın salınım zamanının sabit olduğunu farkeden Galileo, sarkacın salınım periyodunun, ağırlığına ya da genişliğine değil, uzunluğuna bağlı olduğunu bulmuştur. Galileo, ölümüne yakın, sarkaçla çalışan bir saat tasarlasa da bunu gerçekleştirememiştir. İlk çalışan sarkaçlı saati 1656’da, Galileo’nun ölümünden 14 yıl sonra, Alman astronom Christian Huygens yapmıştır. Huygens’in saati önceleri günde bir dakikadan az hata veriyordu. İlk olarak sağlanan bu hassaslığı, Huygens çalışmalarıyla hatayı günde 10 saniyeye düşürerek, artırmıştır.
Sarkacın bulunmasıyla ilk defa olarak saatlere dakika ve saniye kolları eklenmiştir.1670’lerin ortalarında Huygens’in balans yayını geliştirmesi taşınabilir saatlerin gerçek bir cep saati haline getirilebilmesini sağlamıştır. Yay mekanizmasının bulunması, zamanın hem karada hem de denizde aynı doğrulukta ölçülebilmesini sağlamıştır. Balans yayının geliştirilmesi ile gittikçe küçülen saatler cepte ya da kolda taşınabilmeye başlamış, ilk ucuz cep saatleri ABD’de üretilmiş, kol saatleri ise 1890’larda ortaya çıkmıştır. Başlangıçta sadece kadınların kullandığı kol saatleri, I. Dünya Savaşı sırasında erkekler arasında da yaygınlaşmıştır
Guguklu saat, özellikle Fransa'nın doğusunda, İsviçre'de ve Almanya'da yapılan, köy üslubunda, sevimli bir "ağırlıklı saat" türüdür. Saatin iki ağırlığı, geleneksel olarak çam kozalağından yapılır. Guguklu saatteki otomat kuşum mekanizması, ses çarkıyla birlikte dönen ve birtakım kaldıraçları harekete getiren bir kamalı çarktan meydana gelmiştir. Kaldıraçlar bir yandan iki körüğe, öbür yandan da, tüneği üzerinde dengede duran kuşa bağlıdır. Saatin çalma vakti gelince, otomat kuş, açılan minik bir kapıyı kendisi ile birlikte sürükleyerek, düzenli bir şekilde, hızlıca ilerler. Sonra bir tel, kuşu, kuyruğundan kaldırarak, öne doğru eğilmesini sağlar. Kuşun ağzına bağlı başka bir tel de, gagasının açılmasını sağlamaktadır. Bu sırada kaldıraçlar, kamalı çarkın üzerine kaçarlar; her biri ayrı perdeden ses çıkartacak şekilde yapılmış iki körük de, hemen birbiri ardından kapanır ve o arada, ormanlarda guguk kuşlarından duyulan ses ya da Beethoven'in ünlü eseri Pastoral Senfonisi'nin melodisi çalar. Tahtadan yontulan minik kuş, saat başını bildirme görevini bitirince, usulca yerinden doğrulur ve üzerine kapanan kapıyı da beraberinde sürükleyerek, gözden kaybolur.
# GUGUKLU SAAT BELGESELI
# GUGUKLU SAAT ROMANI
|
# akrebin yanısıra içinde bir de kuş* barındıran, saat başlarında kuşun dışarı çıkıp hava aldığı, akrebinse full-time mesaisini sürdürdüğü ortak yaşam formu. duvar saatigillerden bir saat.
# guguklu saati olan evler, cocukken misafirlige gitmeyi en cok istedigim evlerdi.
# yaptigi tik-taklar ile uyku kaciran, yattiginiz yerde surekli katilin ayak seslerini duymayi bekleten, ve en gerginlestiginiz saniyede de kalbinizi durduracak sekilde guguklayan saatlerdir.
# kendime ait bir evim olduğunda salonun ya da mutfağın duvarına mutlaka bir tane asacağım nostaljik ve mutluluk verici bir ilginçliktir guguklu saat. bir ev formu üzerinde bir saat, onun üzerinde de minik bir kapı bulunur. bu kapının içinde her saat başı dışarı çıkarak saat sayısı kadar guguklamayı kendine görev edinmiş minik bir guguk kuşu yaşar. ayrıca sarkacı ve kozalaklı zincirleri de olur mutlaka bu saatlerin. tam saat sesini seven ve evde vakit geçirdiği zamanlar vaktin nasıl geçtiğini anlamadan camış gibi yayılanlara göre bu saatler. sanırım herkes sevmez, bazıları için sinir bozucu olabilir. zaten bazı modelleri gerçekten korku filmi gibidir. dallı budaklı, koyu renk olanları kötüdür mesela. başka kapıları olup onlardan da tahta insanların çıkıp çıkıp içeri girdiği modelleri vardır, bence onlar da kabus gibidir. ama mesela kısmen renklendirilmiş ahşap dağ evi formunda olanlar, minik boyda rengarenk boyalı olanlar filan çok cici olur. üçgen çatıları çok şirin olur bunların.
# büyükannemin evindeki saatti, saatin içinde guguk kuşu ailesinin yaşadığını düşünürdüm, her saat başı çıkıp saat kadar guguk diyen guguk kuşu da çalışkan babalarıydı bu kuş ailesinin. artık büyükannem yok, guguk kuşunun saat evi de başka duvarda çalışmıyor, galiba babaları öldü duruyor. çok istediğim büyükannemin hatırası guguklu saati duvarımda görmek fakat guguklu saatler kurulan yuvalar kadar narin ve özel saati kurmak yetmiyor.
# asla eskimeyecek, modasi gecmeyecek bir efsanedir. 4 yaslarindaydim. babamin basinin etini yemistim guguklu saat diye. en nihayetinde aldirdim. akabinde kurma topuzundan asilmam neticesinde zinciri koptu. onu bi sekilde bagladik. daha zonra arizalandi, sebebini hatirlamiyorum. zemberek miydi neydi derdi. cope giderken cok uzulmustum. simdi de evimde olsun isterim. hatta aliyim bi tane, nerde satiliyorsa.
# guguklu saatler genellikle 8günlük makina barındırır. haftada bir anahtarla kurarsınız
# 1738 yılında almanya'da icat edildi
# bazen insanlar da kendini guguklu saat gibi hissedebiliyor. yazlıkta sitemizin karşısındaki evde oturan bir amcamız vardı, saat 12'yi geçtiğinde, saat başlarında, bahçede konuşup gürültü yapan bizleri uyarırdı. küçüktük, anlamazdık tabi uyarıdan. her yaz döneminde çıkar bağırırdı. ''saat 1'' biraz sonra ''saat 2 oldu''. söyler, balkon kapısını çarpar, içeri girerdi. diğer sene gittiğimizde, yine aynı mekandaydık, bu sefer büyümüştük, gürültü yapmamaya çalışıyorduk. guguklu amcadan da ses yoktu. ''demek ki eskisi kadar ses yapmıyoruz'' dedik kendi aramızda. meğer guguklu amca vefat etmiş, onun için görünmezmiş ortalarda. üzüldük, bir daha da ses yapmadık. ne zaman guguklu saat görsem, rahmetli gelir aklıma.
# içinden ne çıkarsa çıksın hala guguklu saat adını alan duvar saati.
çizgi filmlerde genellikle kahramların kafasına düşmesi sonucu komik şekillerde karşımıza çıkar. eğlencelidir.
# bizde vardı bir tane, babam almanya'dan getirmişti. bir gecekondu evinin yoksul dekoruna hiç uymayan bir nesne olduğu için tek başına kaldığı duvarda şaşkın şaşkın bizi süzerdi. başka bir gezegenden gelmiş gibiydi, içinde başka bir dünya taşıyormuş gibi. öyle merak ederdik ki kardeşlerimle ben, bu onun sonunu getirdi. defalarca istila ettik dünyasını, girilmedik yerini bırakmadık. sonunda pes etti, küstü bize, bir daha ötmeme kararı aldı. bir de tablo vardı, orta avrupa'da bir orman. önde bir geyik, böyle kocaman boynuzları var, açık kalmış ağzından buharlar çıkıyor. karşıdaki sisli dağlara ne zaman baksam başka bir şey görürdüm, çizgileri o kadar yumuşaktı ki bir tür illüzyon yaratırdı her bakıldığında. o da gösterişli bir şeydi, ama galiba onun da canına okuduk. şimdi nerededir o geyik, ne yapıyordur bilemem. hem ne işleri vardı ait olmadıkları bir evde, duvardaki tavus kuşlu halı neyimize yetmiyordu bizim, yerdeki ince kilim, abilerimle boylarımızın uzunluğunu ölçtüğümüz sıra sıra çizgilerle dolu mavi kapı... sabahları gürül gürül yanan soba, elinde gazete kağıdına sarılı peynirle üşüyerek içeri giren annem, radyo oyunları, babamın dinlediği türküler, bahçedeki erik ağacı.
# GUGUK KUSU TIYATROSU
https://www.youtube.com/watch?v=FY5oKtpXT50
# GUGUK KUSU FILMI
https://www.youtube.com/watch?v=q15tOU4vTYA
# CIZGI FILM
# GUGUKLU SAAT SESI
https://www.youtube.com/watch?v=AZBjqLrZFgs
# SEVDALUK DIZISI....GUGUKLU SAAT BOLUMU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder