9 Mart 2016 Çarşamba

# ESKI ABAJUR VE AVIZELERIMIZ





  # ABAJUR #
Abajur, bir lambanın ışığını belli bir noktaya yöneltmeye ya da yumuşatarak yaymaya yarayan aygıt demektir. Ayrıca üzeri siperlikli lamba anlamına da gelmektedir.
Lambanın abajurla donatılmaya başlanması, Avrupa 'da 17. yüzyıla  rastlar. İstenilen ışığa göre, abajur ışık geçirmez (kalın kâğıt, metal ) ya da yarı saydam olabilir (cam, porselen, kumaş, hasır). Abajurun biçimi ve malzemesi modaya bağlı olarak gelişti. 19. yüzyılda  opalinden yarı küresel abajurlar, 1900 'de tavan askısı bakır abajurlar; 1930 'lu yıllarda yuvarlak lambalara takılan koni biçiminde abajurlar, 1950' li yıllarda silindir biçiminde abajurlar yapıldı.
Çağdaş ışıklandırma gereçlerinde pleksiglastan, kalıba dökülmüş plastikten, lake saçtan, çelikten vb. geometric  biçimde abajurların yapılmaya başlanmıştır.

Abajur, Fransızca  abat-jour sözcüğünden gelir. Bu sözcük Fransızca kısmak anlamındaki abattre eyleminden abat sözcüğü ile ışık, gün anlamındaki  jour sözcüğünün birlikte kullanılmasıyla oluşmuş olup; "ışık kısar", "lamba siperi" anlamlarına gelmektedir.



# AVIZE #                                                                                                                                       
Farsça "asılan şey" anlamına gelen âvîze, asma kandillik'lerin zenginleştiril­miş şekline verilen isimdir. Başlangıç­ta Doğu ve Batı medeniyetlerinde farklı özelliklere sahip olarak gelişmişken za­manla ortak bir şekil ve yapı özelliği ka­zanmıştır. Avize, aydınlatma maksadıy­la daha çok mum kullanılan dönemler­de, günümüzdeki genel özellikleriyle Ba­tı dünyasında gelişmiştir. Aynı çağlar­da İslâm ülkelerinde ise daha çok asma kandiller kullanılmaktaydı. Geniş ve gölgesiz aydınlatma elde etmek amacıyla tavana asılan bu kandiller yerine daha sonraları bilhassa Osmanlı cami ve kub­beli binalarında, üzerlerinde birçok kan­dil bulunan daire şeklinde asma kandil­liklerin kullanıldığı görülmektedir.


Çap­ları kubbe büyüklüğüyle veya asıldıkla­rı mekânın hacmiyle orantılı olan daire şeklindeki bu asma kandillikler tek mer­kezden yayılan kuvvetli bir ışık temin et­mek maksadıyla geliştirilmişlerdir. Ön­celeri bir tek çemberden ibaret olan as­ma kandilliklere, sonradan alt ve üste gittikçe küçülen birkaç çemberin kade­meli biçimde tesbit edilmesiyle daha faz­la kandil taşıyabilen top kandiller orta­ya çıkarılmıştır. Batı'da ise aydınlatma­da asma kandilden ziyade mum kulla­nıldığından bu durum avize şekillerini etkilemiştir.

Ahşap veya dövme demirden yapılan ve üzerlerinde mumların oturtulduğu çivi­ler bulunan ilk mum avizelerinin XI. yüz­yılda Anglosakson kiliselerinde kullanıl­dığı bilinmektedir. Mumların üst üste gelmesi halinde birbirlerini eritecekleri göz önüne alınarak daha sonra avizeler birkaç kat çemberliden ziyade çok kol­lu modellerde geliştirilmişlerdir. Bunlar çaprazlama bir merkezde birleşen kollu şamdanlar gibi olup kolların tutturulduğu göbek kısmından zincirle asılmak­taydılar. Avizelerde elektrik kullanılma­ya başlandığında da ampuller mum ve mum alevi şeklinde yapılarak günümü­ze kadar bu ilk örneklere olan benzer­lik devam ettirilmiştir. Sade görünüm­lü bu avizeler genellikle demirden yapıl­mış ve bitki motifleriyle süslenmişlerdir. Ortaçağ sonlarında ise kiliselerde pirinç avize kullanımına başlanmış ve özellikle Hollanda pirinç avizeleri ün kazanmıştır.


XVIII. yüzyıldan itibaren bütün Avrupa ülkelerinde tunç, pirinç, gümüş gibi ma­denlerle cam, kristal ve neceften yapı­lan, altın veya gümüşle kaplanan, her biri bir sanat eseri kabul edilebilecek güzellik ve kıymette avizeler yapılması yaygınlaşmıştır. Osmanlı saray ve ko­naklarına da Avrupa'nın etkisiyle XVIII. yüzyıldan sonra girmeye başlayan avize modası, camileri pek fazla etkilememek­le birlikte, XIX. asrın sonu ile XX. asrın başlarında klasik mimariden ayrılan ba­zı yeni camilerde de yerini almıştır. Bu devrede bilhassa Venedik ile Bohemya'­dan gelen cam ve kristal avizeler çok tu­tulmuştur. Bu avizeler yontulmuş küçük kristal veya kaliteli cam parçalarının avize çatısı üzerine muhtelif şekillerde di-zilmeleriyle meydana getirilmiştir. Işığın kırılma ve yansımalariyla goz alici
Işığın kırılma ve yansımalariyla goz alici boyutlara  ulaşan ve ağırlıkları birkaç tonu bulan kristal avizelerin en değerlileri, Dolmabahçe ve Beylerbeyi sarayları ile Topkapı Sarayı Müzesi'nde bulunmak­tadır.





1 yorum:

  1. The best casino games to play for real money right from the couch
    Blackjack 계룡 출장마사지 has become a new game among casino 김천 출장마사지 players. Now, like the casino industry, it's available to play 서산 출장안마 as 구미 출장마사지 real money on the 영천 출장샵 go. This

    YanıtlaSil