25 Mart 2016 Cuma

# SIGARA TABAKASI , AGIZLIK ve CAKMAKLAR

# TUTUNUN TARIHI
Amerikan Yerlileri (Kızılderililer) Avrupalılar kıtaya gelmeden önce tütün kullanmaktaydılar. İlk Avrupalı yerleşimciler tütün içmeyi kızılderililerden öğrenerek tütünü daha sonra gittikçe popüler olacağı Avrupa'ya taşıdılar.
Amerikan Yerlileri arasında tütün eğlence amacıyla değil ayinlerinde ve ancak deneyimli şamanlarınca dini gerekçelerle kullanmalarına karşın Avrupalılar tütünü eğlence ve vakit geçirme amacıyla yaygınlaştırdılar.

Tütün aynı zamanda Amerika'nın güneyinin hızla sömürgeleştirilmesine de yol açmıştır. İlk sömürge yayılımının ardında tütün üretimini arttırma isteği de bulunmaktaydı. Avrupalılar Amerika'ya getirdikleri zenci kölelerle açtıkları alanlarda tütün ekimi yapmaya başladılar.
Tütün 1500 yıllarında Antillerden İspanyol gemicileri vasıtasıyla İspanya'ya ve oradan Avrupa'ya yayılmıştır. Anadolu'ya ise Osmanlı İmparatorluğu zamanında (1605) Venedikli tüccarlar tarafından sokulmuş ve kullanılışı kısa bir zamanda yayılmıştır
.
Tütün bitkisi, kurutulmuş yaprakların yakılması ile ortaya çıkan dumanın içe çekilmesi veya tozlarının enfiye halinde buruna çekilmesi veya özel işlem görmüş yapraklarının çiğnenmesi suretiyle kullanılır.
Tütün içme adeti, tütünün vatanı olan Amerika’da başlamıştır. Yerliler dini törenlerinde kokulu bitkilerle birlikte tütün yapraklarını tütsü olarak kullanmışlardır.
Dumanı teneffüs eden yerliler zamanla bu bitkinin keyif verici etkisini fark etmişler ve adi kamış ve bambudan yapılmış Y şeklinde bir borunun çatal kısmını burunlarına sokarak veya ağızdan üfleyerek dumanı içe çekmeye başlamışlardır. Böylece piponun en eski şekli ortaya çıkmıştır.
Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfine kadar Avrupa’nın tütünden ve tütün içme adetinden haberi olmamıştır.

Kolomb ve arkadaşları, kırmızı derili insanların kuru bir otu mısır koçanına sararak içtiklerini, ağız ve burunlarından duman çıkardıklarını ve yerlilerin buna “tabaco” veya “tombac” adını verdiklerini hayretle görmüşlerdir.
Tütün içme adeti, Amerika’yı keşfeden Portekiz’li ve İspanyol gemicilerin önce kendilerinin alışması ve daha sonra yanlarında diğer şehirlere götürmeleri sonucunda yaygınlaşmaya başlamıştır.
Gemilerin iki kıta arasında gidip gelmesi suretiyle İspanya, Portekiz ve diğer Avrupa şehirleri, tütünü ve içme adetini tanımışlardır.
Meksika’nın “Tabesco” bölgesinde tütün tarımının yapıldığını gören İspanyollar, Küba’da tütün içme borusuna “tabaco” adının verildiğini duymuşlar ve “tabaco” adını kullanarak her gittikleri yerde bu adın yayılmasını sağlamışlardır.

# TÜRKİYE’DE TÜTÜNÜN TARİHÇESİ
Tütün Türkiye’ye 1601-1605 yılları arasında İngiliz, Venedik ve İspanyol gemici ve tacirleri tarafından İstanbul yolu ile gelmiştir. Böylece tütün Avrupa’ya gelişinden 50 yıl sonra yurdumuzda kullanılmaya başlanmıştır. Ancak tütün tarımının ne zaman başladığı konusunda kesin bir bilgi yoktur. Tütün tohumu Rumeli’li tüccarlar tarafından Avrupa’dan getirilmiş ve ilk tütün tarımı Makedonya, Yenice, Kırcali de başlamıştır .

Osmanlı İmparatorluğu’nda 1633 yılına kadar tütün tarımı, ithalatı ve kullanımı konusunda herhangi bir yasaklama olmamış sadece ithalattan belirli bir gümrük vergisi alınmıştır.
Tütün kullanımının artması üzerine diğer ülkelerde olduğu gibi, Türkiye’de de lehte ve aleyhte fikirler ortaya çıkmıştır. Din adamları tütün içme adetinin Kur’an-ı Kerime uygun olmadığını ileri sürmüşlerdir. Bunun üzerine Sultan I. Ahmed tarafından tütün içme yasağı getirilmiştir.
Tütün imalatının yoğun olduğu Cibali’de izmarit yüzünden çıkan yangından sonra IV. Murad ağır cezalar getirmiştir. Tütüne getirilen yasaklamalar IV. Sultan Mehmet tarafından 1646’da kaldırılıncaya kadar devam etmiştir. Yasaklama döneminde tütün içme yasağı yüzünden enfiye kullanımı artmıştır. Nargile içilmeside bu dönemde gelişme göstermiştir.

Tütün 1678 senesine kadar serbest bir şekilde ithal edildi. Daha sonra II. Süleyman zamanında Yenice ve Kırcali’de üretilip İstanbul’a getirilen tütünlerden 8-10 akçe gümrük resmi alınmaya başlanmıştır. Daha sonra bu işler emaneten yaptırılmıştır. Bundan sonrada bu vergiler artırılmış, hem alandan, hem de satandan vergi alınmaya başlanmıştır. Satandan 12 akçe alandan 8 akçe gümrük resmi alınması kararlaştırılmıştır. 1686 yılında gümrük vergisinin dışında tütün satandan alınan resim duhan gümrüğü adı ile 16 akçeye çıkarılmıştır. Bu vergi alma işi 1698 yılında 55 yük akçe karşılığı ihale edilmiştir  .

Tütün tarımı bu yıllarda serbestçe yapıldığından büyük ilgi görmüştür. Anadolu’da da tütün ekilmeye başlanmıştır. Anadolu ve Trakya’da geniş sahalar tütün ekimine ayrılmıştır. Tütün üretimini düzene sokmak ve devlet gelirini artırmak için bir nizamname çıkarılmış. Alıcı, satıcı ve tütün üreticilerinden tütün cinslerine göre vergiler alınmıştır. Gümrük resmi okkasında 20-50 akçe arasında değişen miktarlara çıkmıştır. Çıkarılan bu nizamnameye göre tütün ekenlerden, tütünleri tarlada iken dönümünden iki buçuk kuruş on ikişer para “duhanı dönüm resmi” alınmıştır. Bu nizamname Reji idaresinin kurulmasına kadar gitmiştir.

Ülkemizde üretilmeye başlanan tütünler iklim, toprak şartları ve ekicisinin mahareti nedeniyle üstün kaliteli olmuş böylece Avrupa’da ithal tütünlerin yerini aldığı gibi, ihraç edilir duruma gelmiştir. İhracat nedeniyle birçok şehirde tütün gümrüğü teşkilatları kurulmuştur. Bu gümrüklerden Rumeli’de 13 tane, Orta Anadolu’da 11 tane, Doğu Anadolu, Arabistan ve Suriye’yi içine alan bölgede 6 tane olmak üzere 30 tane tütün gümrüğü kurulmuştur.

Osmanlı Devletinin yenilikçi Hükümdarı II. Mahmut kurduğu yeni asker ocağının masraflarını karşılamak için tütünden alınan vergileri yüzde yüz artırmıştır. 1826 yılında duhanı dönüm resminin geliri 3 000 keseden 6 000 keseye yani 3 milyon kuruşa çıkarılmıştır. 1840 yılında tütün ithalat ve ihracatından alınacak vergiler konusunda dost ülkeler ile bir ticaret anlaşması yapılmıştır. Kırım savaşı nedeniyle hazineye gelen yükü azaltmak için 1855 yılında alınan vergiler artırılmıştır.
Osmanlı Devleti döneminde tütünde en önemli gelişmeler 1861 yılında başlamış. Bu yıl ülkeye tütün ithali yasaklanmıştır. tütünün inhisar şeklinde idaresi 1862 yılında çıkarılan bir nizamname ile kabul edilmiştir. Daha önceki uygulamalar kaldırılmıştır. Bu nizamnameye göre tütünlerden kalitesine göre vergi alınmaktaydı. Daha sonra bu düzenleme kaldırıldı. Tütünlerin kalitesine bakılmaksızın okkasından 12 kuruş vergi alınması kararlaştırılmıştır. Çeşitli düzenleme ve değişikliklerle 1872 yılına gelinmiştir. 1872 yılında İlk Devlet inhisarı kurulmuş ve tütünlerin çıkış noktasından vergi alınması kararlaştırılmıştır. Tütün satmak ve inhisarı işletmek hakkı iki Rum bankerine 3500 altın mukabilinde satılmış altı ay sonrada fesih edilerek 1873 yılında yeni bazı düzenlemelerde yapılarak “İdarei İnhisariyeyi duhan” adıyla bir teşkilat kurulmuştur.

1874 yılında sigara ve paket tütün üretimi yapan fabrikalar kurulmuştur. Bu dönemde tütün tarımı serbest olarak devam ediyor ve tütün satış fiyatları kayıtlara tabiiydi. 1883 yılında yapılan bir şartname ile tütün inhisarlarının işletilmesi hakkı 30 sene süreyle “Memaliki Osmaniye
Duhanları Müşterekilmenfaa Reji Şirketi” adlı Fransız Anonim Şirketine verilmiştir. Reji şirketi 13 Haziran 1921 tarihine kadar faaliyetini sürdürmüştür. Bu tarihte şirketle, hükümet arasında yapılan bir anlaşmayla Reji idaresi tamamen devlete geçmiştir. Cumhuriyete kadar üretilen tütünlerde çeşitli miktarlarda vergiler alınmış, bu vergiler bazen kalitesine göre değişme, bazen kilo başına standart olarak, bazen yörelere göre değişik vergiler şeklinde olmuştur
.
1923 yılında I. İktisat kongresinde Reji şirketinin kapatılması kararlaştırılmıştır. 26 Şubat 1923 tarihli 558 sayılı Kanunla iç tüketim için tütün satın alınması, işletilmesi, sigara imali, ve satılması tütüne ait işlerin kanunlarla hükümet tarafından yürütülmesi kabul edilmiştir. Bu kanun gereği İnhisarlar İdaresi 1 Mart 1923 ten itibaren Devlet İnhisarı şekline gelmiştir. 1923 de sigara fabrikaları Türkiye’de kurulmuştur. 26 Şubat 1926 da hükümete verilen yetki süresi uzatılmıştır. 1926 tarih ve 907 sayılı kanunla yabancı ülkelerden gelen yaprak sigara, kıyılmış tütün, sigara, enfiye, puro v.b ithali ve ülke içinde sattırılması Devlet İnhisarına geçmiştir. Böylece ülkemizde uzun yıllar sürecek tütünde devlet tekeli tamamen başlamıştır. Daha sonra 12 Haziran 1930 tarihli ve 557 sayılı yasayla tütün inhisarının süreye bağlı olmadığı kabul edilmiştir.

Bu tarihten sonra Türkiye’de ki tütün tekeli üzerinde çeşitli düzenlemeler zaman zaman yapılmıştır. 5 Haziran 1930 tarihinde çıkarılan 1701 sayılı tütün inhisarı kanunu ile tütün tarımı, işlenmesi, nakli, ticareti ve fabrikasyon safhalarının düzenlenmesi yoluna gidilmiştir. Bu düzenlemelerin yeterli olmadığı görülmüş ve 10 Haziran 1938 tarihinde 3437 sayılı “ Tütün ve Tütün İnhisarı Kanunu” kabul edilerek 26 Ekim 1938 tarihinde itibaren yürürlüğe girmiştir.
Bu kanun otuz seneden fazla yürürlükte kaldı. Zamanla tütüncülükteki gelişmelere cevap veremez hale gelen bu kanun da yürürlükten kaldırılarak, 1969 yılında 1177 sayılı “Tütün ve Tütün Tekeli Kanunu” kabul edilmiştir. Bu kanunla ilgili çeşitli esasları düzenleyen Tütün ve Tütün
Tekeli Tüzüğü 1975 yılında çıkarılabilmiştir.

# SIGARANIN TARIHCESI

Sigaranın, Avrupalı kâşiflerin Kuzey Amerika’ya gidip, oranın yerli halkıyla barış çubuğu tüttürmesine kadar uzanan çok eski bir tarihçesi var. Sizlere burada tütünün kronolojik tarihçesini sunuyoruz. 19. Yüzyıldan Önce Tütün Kullanımı

1492’den önce Amerika kıtasının yerlileri tedavi ve dini amaçlarla tütün üretimi yapıyorlardı

1492
Kristof Kolomb Amerika’yı keşfetti. Avrupa’ya döndüğünde yanında bu kıtada daha önce hiç görülmemiş olan tütün tohumları ve yaprakları vardı. Kolomb’un mürettebatından Rodrigo Jerez tütün içerken görüldü ve şeytan tarafından ele geçirildiği iddia edilerek hapis cezasına çarptırıldı.

1535
Montreal Adasına ulaşan Jacques Cartier oradaki yerli halkın kendisine tütün sunmasından sonra günlüğüne “vücutlarını, ağızları ve burunları sanki birer bacaymışlar gibi tütene kadar, dumanla dolduruyorlar”, “biz de onları taklit ettik, ancak duman biber gibi acıydı ve ağzımızı yaktı” diye yazmıştı

1556
Fransa ilk defa tütünle tanıştı ve Jean Nicot kısa zamanda tütün içmeyi popüler hale getirdi (19. Yüzyıl bilim adamları “nikotin” olarak tanınan kimyasal maddeye onun adını verdiler). 1565 yılına gelindiğinde, tüm Avrupa’ya yayılan tütün alışkanlığı, ünlü İngiliz aristokratı ve şairi Sir Walter Raleigh’nin tütün içmeye başlamasıyla, İngiltere’ye de girdi

1610
Japonya’da tütün üretimi ve içimi yasaklandı

1612
Amerika’da Virginia’da ilk defa ticari tütün ekimi yapıldı ve başarıya ulaştı. Amerikalı tütün ekicisi John Rolfe daha sonra ünlü Kızılderili kızı Pocahontas’la evlendi. On yıl içinde, tütün Virginia eyaletinin en önemli ihraç maddesi haline geldi. Tütün ekimi için köle iş gücü kullanılmaya başlandı

1618
Virginia 20.000 libre tütün üretti

1622
Virginia bir Kızılderili saldırısında kolonisinin üçte birini kaybetmesine rağmen 60.000 libre tütün üretti.

1627
Virginia 500.000 libre tütün üretti.

1629
Virginia tütün üretimini üç katına çıkararak 1.500.000 libre tütün üretti.

1634
Maryland kuruldu. Maryland’de de tütün üretimine başlandı. Rus Çarı tütün içimini tüm Rusya’da yasakladı. Tütün içerken yakalananların ceza olarak burnu kesiliyor, suçun tekrarı halinde ölüme mahkum ediliyorlardı

1660
Tütün üreticisi olan Virginia ve Marland kolonilerinde kölelik başladı. Sayıları azalan beyaz uşaklar yerini kölelere bıraktı. Köle fiyatları tütün fiyatlarına göre belirlenmeye başlandı.

1676
New France Kolonisinde sokakta tütün içmek ve tütün taşımak yasaklandı. Bir süre için, perakende satışta yasaklandı ancak halkın kendileri için tütün yetiştirmeye başlamasıyla, Kanada’nın tütün endüstrisi düşüş gösterdi

1732
Virginia’nın en zengin tütün üreticisi Robert King öldü. Öldüğünde 300.000 dönüm arazisi ve 700 kölesi vardı

1739
Fransa, Kanada’dan tütün ithal etmeye başladı

1761
İngiliz doktor John Hill, “Cautions Against the Immodetrate Use of Snuff” (Aşırı Enfiye Kullanımına Dikkat) isimli ve tarihte bilinen ilk tütün-kanser araştırması olan raporunu yayınladı

1775
Virginia ve Maryland’in tütün üretimi 100 milyon libreye ulaştı

1800
ABD’nin köle nüfusunun yarısından fazlası Virginia ve Maryland’deydi. Bu iki eyaletteki toplam zenci köle sayısı 395.000’di

1800’lerin başı
Puro tüketimi, enfiye tüketimiyle rekabet etmeye başladı. Tütün çiğneme ve pipo kullanımı ortaya çıktı.

1854
1856 yılında sona eren Kırım Savaşı başladı. İngiliz ve Fransız askerleri Türk tütünüyle tanışıp, onu Avrupa’ya götürdüler

1878
Kanada’nın Ontorio bölgesinin rahibi Albert Sims “The Sin of Tobacco Smoking and Chewing Together With an Effective Cure for These Habbits” (Tütün İçme ve Çiğneme Günahı ve Bu Alışkanlıkları Bırakmak İçin Etkili Tedavi) isimli kitabını yayınladı

1881
ABD’de, John Bonsack ilk sigara yapan makinenin patentini aldı. Böylece ABD, günde 120.000 sigara üretmeye başladı. Bir makine 48 kişinin yaptığı işi yapıyordu. Üretim maliyeti düştü ve güvenli kibritin de icadıyla, sigara tüketimi bir anda patladı

1889
Saint John Hastanesi sigaranın zararlarını ve gırtlak kanserine neden olduğunu anlatan bir kitap yayınladı

1891
Kanada’nın British Colombia eyaletinde, 15 yaşından küçüklerin tütün içmesi yasaklandı

1895
Sadece Kanada’da 66 milyon adet sigara satıldı

1903
Kanada, İngiltere ve Amerika’da sigaranın zararları ciddi bir şekilde ele alınmaya başlandı, Kanada’da sigaranın yasaklanması için meclise kanun tasarısı verildi.

1914
Birinci Dünya Savaşının başlamasıyla, sigarayı yasaklama hareketi sekteye uğradı hatta tüm dünyada, cephedeki askerlere tütün yollama kampanyaları başladı.

1920’ler
Tüm dünyada sigara kullanımı hat safhaya ulaştı, bir yılda tüketilen sigara sayısı milyarları buldu.

1930
Almanya’nın Köln Üniversite’si bilim adamları sigara ve kanser arasındaki ilişkiyi istatistiksel olarak ortaya çıkardı

1934
İlk mentollü sigara üretildi.

1938
John Hopkins Üniversitesi doktorlarından Raymond Pearl sigara içenlerin, sigara içmeyenlere oranla daha genç yaşta öldüklerini belirtti

1939
Almanya Polonya’yı işgal etti ve İkinci Dünya Savaşı başladı. Cephedeki askerlere sigara taşınmaya başlandı. Bu sırada Alman bilim adamları sigara ve kanser arasındaki ilişkiyi daha derinlemesine inceleyen yeni bir istatistiksel rapor yayınladı.

1943
Dünya yetişkin nüfusunun yaklaşık %60-%80’nin sigara içiyordu

1944
Amerikan Kanser Derneği, sigaranın sağlığa zararlı olabileceğini belirtti. Akciğer kanseri ve sigara arasındaki ilişkinin henüz kesinlik kazanmadığını ama gene de dikkatli olunması gerektiği hakkında halkı uyardı


1947
Kanadalı doktor Norman Delarue akciğer kanseri hastalarının %90’ının sigara tiryakisi olduğunu gösteren bir araştırma yayınladı














# DUNYADAKI EN PAHALI SIGARA
Dünyanın en pahalı sigarası 55 euro olan TREASURER ALUMINUM BLACK tir

# DUNYADA EN COK SIGARA ICILEN 10 ULKE

#  SIGARA ICMENIN BILINMEYEN 10 FAYDASI :))))

# SIGARANIN ZARARLARI
Günümüzde sigaranın zararları herkes tarafından bilinmekte,Dünya Sağlık Örgütünün istatistiklerine göre 'sigara içmek' dünya çapında bir problem olmakla birlikte tahmini 3 yetişkinden biri sigara kullanmaktadır. Bu istatistiğe göre 1,2 milyar kişinin sigara kullandığı ortaya çıkmaktadır. Dünya Sağlık Örgütünün yaptığı açıklamaya göre birçok ülkede akciğer kanseri görülmektedir ve bu hastalık sigaranın sebep olduğu ölümcül sonuçlardan sadece biridir.
Sigara içen kişiler kendilerine zarar verdikleri gibi çevrelerinde bulunan kişilerede zarar verir. Bunlara pasif içici denir. Sigaranın vücuttaki tüm doku ve organlara sayılamayacak kadar çok zararı vardır. Peki sigaranın zararları nelerdir?
* Öncelikle sigaranın en büyük zararını %10-15 kilo eksikliği ve zeka geriliği ile anne karnındaki bebek görür.

* Tütün içinde bulunan Karbonmonoksit, Nikotin, Katran gibi zararlı maddeler akciğer kanseri başta olmak üzere, solunum sistemi hastalıklarından olan bronşit ve amfizeme gibi hastalıklara neden olur. İçilen her sigara sizi kansere bir adım daha yaklaştırır. Sigara içenlerde akciğerlerin doğal savunma sistemi bozulur ve buda enfeksiyon kapma riskini artırır.
* Sigarada bulunan Karbonmonoksitin kandaki oksijeni yok etmesiyle damarlarda kolestrol depolanır ve bunun neticesinde kalp krizi riski artar.
* Yemek borusu ve midede ülser, kanama ve kanser oluşumu artar. Pankreas kanseri riski fazlalaşır. Sigara içen erkeklerin içmeyenlere oranla daha fazla mesane kanserine yakalandıkları görülmektedir.

* Sigara içenlerin ellerinde ve parmaklarında sararmalar ve tırnaklarında kırılmalar görülmektedir.
* Sigara kol ve bacak damarlarında çeşitli hastalıklara neden olur. Özellikle, damarlardaki tıkanıklık nedeniyle ancak organların kesilmesiyle tedavi edilebilen(Burger) hastalığı oluşur.
* Ağız kokusu, diş ve diş eti hastalıkları, diş kaybı ve tat alma duyusunda bozulmalar görülür.
* Beyin hücrelerinin ölümüne ve hafıza zayıflığına(Alzheimer) sebep olur.
* Koku alma duygusu azalır.
* Sigara içen bayanlarda rahim ve yumurtalık kısırlığı,erken menopoz ve rahim kanseri gibi tehlikeler görülür

* Gözlerde katarakt yada körlük meydana gelebilir.
* Vücutta yorgunluk,ruhsal gerilim,aşırı stres ve uykusuzluk görülür.
* Cinsel organlarda iktidarsızlık, ereksiyonda azalma ve döllenme yetersizliği meydana gelir.
* Vücuttaki insülin salgılama yeteneğini azaltarak şeker hastalığına sebep olur.
* Sigara, deri yapısının bozulmasına ve kırışıklıklara yol açar. Bunun yanında sigara içenlerin yaraları çok daha zor iyileşir. Bazen ameliyat sonrası yaraların iyileşmediği görülür.

* Sigara bağımlılarında kronik baş ağrılarına rastlanır.
* Bu bilinen gerçekleri göz önünde tutarak daha duyarlı olmaya çalışmalıyız. Yeni nesle iyi örnek olup eğiterek onları büyük bir problem haline gelen bu ölümcül alışkanlıktan korumalıyız. Sağlıklı bir yaşam ve sağlıklı bir gelecek için sigarayı bırakın

# SIGARALI SARKILAR
SEBNEM FERAH ... SIGARA

MUSLUM GURSES ... SIGARA

CAGRI ... BIR SIGARA ICIMLIK DAHA KAL

EZGININ GUNLUGU ... SIGARAMIN DUMANINA SARSAM SAKLAM SENI
# SIGARALI SOZLER












# SIGARALI SIIRLER
Unlu sairlerden istem disi sigara yaktiran dizeler
http://onedio.com/haber/unlu-sairlerden-sigara-uzerine-yazdiklari-sozler-349284






sigara                                                                                                                              
uyandım ki kar yağıyor…
daha sigaram bitmeden,
birdenbire,
kendiliğimden,
derdim elveda
yatak, sigara vesaire;
düştüm yollara.
cahit sıtkı tarancı

mesut sanmak için kendimi
ne kâğıt isterim, ne kalem;
parmaklarımda cıgaram,
dalar giderim mavisinden içeri
karşımda duran resmin.
orhan veli kanık


bu kollarımı siz taşıyın, arabalara koyun.
ayaklarımı çözün tutup, tutup kaldırın yerden;
demli bir çay mı, orta bir kahve mi şimdi
ya da uzun bir tren mi vagonları sigaralardan…
şahin candır

kardır sonu bu rüzgârın
yarın kış gülleri açacak
şapka giyeceğiz soğuk karanlıklarda
şimdi büyüdüm çünkü sigara içiyorum                    
ergin günçe

ne zaman hürlüğün barışın sevginin aşkına
bir cıgara atmışsak denize
sabaha kadar yandı durdu
cemal süreya


şu kıravatımı çiviye as gel
sigaramı yak birlikte at arabalarını düşünelim
sarı pirinçten pırıltılı koşumlarını düşünelim
turgut uyar

çay, sigara, kâğıt, kalem:
kuş sütü eksik.
süreyya berfe


önce bir kenarda durdum, hiç kimse beni çağırmadı
sonra bir yer bulup oturdum.
hadi bir sigara içeyim dedim
olmaz, dedi mübaşir kılıklı kurbağanın biri.
edip cansever


akşamdır, iniktir elinin perdeleri,
bileğin, bir sigaranın düşmeyen külü,
tırnakların, devlerin çiğnediği birer bitki,
ucuzlamış uzun bir cekete benziyor parmakların
ülkü tamer

önce yak bir sigara
sonra çıkar kalemini
herkes gülüşür, konuşurken masalarda
sen çekil yalnızlığına
şiirinle seviş
ismail uyaroğlu

sessizce bir cıgara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin bakardın
üşürdüm içim ürperirdi
felâketim olurdu ağlardım
attila ilhan

ömrüm yaklaşmış sonuna,
çocuklar oynar ötede
ben dayanmış bastonuna
sigaramı tüttürürüm
behçet necatigil

sigara dumanı üflüyorum el fenerinin ışığına;
tırmanıyor sarı çizgileri tavana,
kar yağmış bir çiçek oluyor irikıyım boşlukta,
sonra dağılıyor kendi kendine dilsiz duman
özdemir ince



bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
seni, anlatabilsem seni
ahmet arif


bakın şimdi şu sayacağım şeylerin
okulu yok
gökyüzünde rastgele bir bulut parçası için
körükörüne tutkunluğun
ağacın birine durup dururken abayı yakmanın
sigara içmekten
kibrit çakmaktan alacağınız keyfin
okulu yok
sabahattin kudret

malta kahvesinde akşam oldu
istanbul koktu çay, simit, mor menekşe
yaksana bir sigara, aşksızlık öldürür adamı
yaz nedir ki yoksa, yaralı bir aşk belki
ahmet ada

Eskiden birinci işimdi sigara içmek
Şimdiyse içmemek birinci işim.
cemal sureyya

ahmet arif'in "haberin var mı taş duvar" adlı şiirinde "cigara" olarak geçer:

"Demir kapı, kör pencere,
Yastığım, ranzam, zincirim,
Uğrunda ölümlere gidip geldiğim
Zulamdaki mahzun resim.
Görüşmecim yeşil soğan göndermiş
Karanfil kokuyor cigaram
Dağlarına bahar gelmiş memleketimin..".



# EKSI SOZLUKTE SIGARA TABAKASI

# cok hos tasarimlari bulunan, sadece kendisinden faydalanmak icin bile insani sigaraya baslatabilecek şık nesne

# fabrikasyon sigara taşınıyorsa biraz gereksiz kalan fakat sarma sigara taşınıyorsa karizmaya karizma katan, yanında zippo çakmak ile karizma puanlarını altüst edebileceğiniz şık aksesuar. eğer sigara kullanmıyorsanız, bundan gelecek karizma puanlarını, yanınızda taşıyacağınız şık bir kartvizitlik ile de sağlayabilirsiniz

# sigaraya tekrar başlamam hasebiyle, şöyle ekzantirik modellerinden  aradığım

# işlevsel bir sigara taşıyıcı... sigaranızın eğri büğrü olmasını engeller ayrıca hafiftende hoş bir hava kazandırır taşıyan kimseye.!

# içinde marlboro light veya kısa camel taşındığında bütün anlamını yitiren kutu. gerçek amacı olan sigara korumak için kullanılmaz da ikinci amacı olan karizma fışratmak için kullanılır hep. bi kere sigara paketleri sigaraları gayet korur. onları kendi paketlerinden çıkartıp da tabakaya dizmek gereksiz bir işlevdir. tabaka, elde sarılmış sigaralar için yapılmıştır. peşinen sararsınız hepsini, dizersiniz tabakaya. özellikle tutkalsız kağıt kullanıyorsanız çok kırılgan olur bunlar, tabaka şarttır. yüz milyonluk tabaka alıp da bunlara filtreli fabrikasyon sigaralarını sadece karizma olsun diye dizen kerizmatiklere ise bir şey diyemiyorum. hastayım onlara

# soft pakette sigara icip de bu paketleri tasirken butun sigaralarin cantanin icine dokulmesini ve kirilmasini engellemek amacli olarak da kullanilabilir.o zaman da ilk islevi olan sigarayi koruma gorevini yerine getirmis olur.ayrica karizmatik de gozuktugu dogrudur.benim icin fazla yer kaplamadigindan ve cok agir olmadigindan dolayi ince ve sigaranin boyu kadar olani makbuldur

# '' ne alayim bu arkadasa simdi? '' diye dusunuldugunde akla ilk gelen esyalardandir.cakmagin hemen ardindan akla gelir.

# sosyolojik olarak bireyler arası maddi manevi ve kültürel farkları belirtmek için kullanıldığını duyunca çok şaşırdığım kelime.zira kullanan kişi sınıf ile farkını bana anlatmak için bireylerin aynı sınıfta olup farklı tabakalarda olabileceği tezini de savunmuştur. halbuki o ana kadar bu kelime benim için biyolojide bir terim,sigara kutusu anlamlarıyla sınırlıydı

# çoğu kısa sigaralar için. uzun için pek çeşit bulunmuyor ve olanlar da tek düze. işlevsel, hoş bir alet. hem sigara sayısını hep görmüş olarak kaç tane içtiğinizi, kaç içeceğinizi bilebilirsiniz

# EKSI SOZLUKTE SIGARA AGIZLIGI

# uzun zamandır yalnızca amerikan filmlerinde kahramanlarımız kenar mahallelere gittiğinde görebiliyorum bu aparatı. çünkü nedense bu filmlerde sigara ağızlığı jartiyerle birllikte hayat kadınlarının en vazgeçilmez aksesuarlarından biri

# bir ara bunların kutu halinde satılan tek kullanımlık modelleri de moda olmuştu hatırlarsınız. "bak bak bak, nasıl simsiyah oldu içi, normalde bunu içiyorsun, hep akciğerine gidiyor. yaa, yaa" geyiğini yapmayanlar ortamlardan dışlanıyordu. ancak artık pek göremiyorum çevremde.

# neyse geçen gün yine bir filmde bir hayat kadınının elinde gördüm; bir işe yarıyor mu, kullanan var mı diye merak edip araştırdım. zehirli gaz ve kanserojen maddelerden korumuyor, sigara dumanında bulunan sağlığa zararlı tozları yalnızca bir miktar azaltıyormuş. diğer yandan sigara içen kişi bu aparatla sigaranın zararını minimuma indirdiği sanrısıyla yeni bir sigarayı daha rahat yakıyor, dolayısıyla sevgili sigara ağızlığının insan sağlığına yararından çok zararı oluyormuş. ve kullanımının azalması bir tesadüf değilmiş, ve sanırım bunu son farkeden ben oldum.

diğer yandan o bahsettiğim amerikan filmleri bu ürünlerin kadınlar için birer aksesuar olarak kullanılmasını da baltalamış görünüyor, peki bu koca sektör nereye gidiyor? ne yapmalı?

yıllar önce bir mucit bu aparatı en azından işe yarar hale getirmeye çalışmış, ancak fikri nedense pek tutmamış. bence o zamanın insanları henüz böyle bir yeniliğe hazır değildi, ancak yeniden denemekte sonsuz yarar var

# her seferinde aklıma audrey hepburn denilen muhteşem varlığı getiren nesne. kimseye onun kadar yakışmıyor

# CAKMAK TARIHI


Çakmak kibrit bulunmadan önce ateş çıkaran çelik alet. Eski çakmaklı tüfeklerde taşa çarpıp kıvılcım çıkarmak suretiyle barutlu ateşlemede kullanılan alete de bu ad verilirdi. Çakmağın çakıldığında kıvılcımların tutuşması için ağaçların gövdelerinden alınıp kurutulan, kolayca tutuşabilen, kav denilen maddeler kullanılırdı. Kav taşın üstüne konulur, sol elin baş ve işaret parmakları arasında sıkıştırılırdı. Sağ elde tutulan çakmak ise taşa vurmak suretiyle çıkan kıvılcımla yanma sağlanırdı. Daha sonraları kav yerine pamuk ipliğinden fitiller kullanılmıştı. Çakmak, taş, kav veya fitil deriden yapılmış ağzı büzmeli bir kesede muhafaza edilirdi.

İlk çakmaklar 16. yüzyılda icat edildi ve barutu tutuşturmak için ateşli silahlarda kullanıldı. İlk çakmaklardan biri, Alman kimyacı Johann Wolfgang Döbereiner tarafından 1823 yılında icat edildi ve Döbereiner'ın lambası olarak bilindi.

Sigara çakmakları, ilk kez 1909 yılında Auermetal çakmak taşlarının kullanılmaya başlamasıyla ortaya ç. Demir magnezyumun bir alaşımı olan Auermetal, baron Auer von Welabeck (1858–1929) tarafından bulunmuştur. Modern çakmakla (taşlı/benzinli) bir kol çakmak taşı çarkını döndürür. Benzin fitil yoluyla yukarı çakar ve çakmak taşının çıkardığı kıvılcımla ateşlenir. Taşlı / gazlı çakmaklar da taşlı benzinli çakmaklara benzerler yalnız bunlarda benzin ve fitil yerine sıvı gaz ve bir supap bulunur. Elektrikli çakmaklar iki tiptir. Pille çalışanlar ve plezoelektirle çalışanlar. Pille çalışan tiplerde düşük gerilimli bir pil kondansatörü şarj eder düğmeye basıldığında kondansatör bir yükseltici transformatöre boşalır ve gazın çıktığı süpapın üstünde bir kıvılcım oluşur. Plezoelektrik çakmakta kıvılcım oluşturacak elektrik akımı bir kristalin sıkıştırılmasıyla sağlanır, böylece gaz ateşlenir.

# EKSI SOZLUKTE CAKMAK
# ihtiyac oldugunda asla bulamadiginiz zimbirtilardan biri

# cumhuriyetin ilk yıllarında lüks tüketim ürünü olarak sayılmaktaydı.
yurt dışından temin edilip de devletten kullanım izni almayan çakmak sahiplerinin çakmaklarına el konur, ağır para cezası öderlerdi.
ruhsatlı çakmak kullanıcıları ise günümüz cep telefonu kullanıcıları gibi lüks tüketim vergisi öderlerdi.

# hediye olarak çakmak almanın ayrılık getireceğine dair yaygın bir inanış vardır. bu nedenle birisi size çakmak hediye ederse, 3 kuruş 5 kuruş bir para verin kendisine... tabi ayrılmak istemiyorsanız

# gece bir köründe taşı bittiğinde eldeki 3 paket sigarayla insanı depresyonun eşiğine getirebilen gerzek nesne.

# kibritten daha once icat*edilen ve bir seyi yakmak veya bir yeri aydinlatmak maksadiyla kullanilan teknoloji harikasi bir alet.

# mağara devrinde o kadar kasan atalarımıza nispeten, tek parmak hareketiyle bizi sonuca ulaştıran,
ara sıra sigara yerine dalgınlıkla ağzıma soktuğum, arkadaşlara "sana iyi bi çakmak lazım" derken
cümle içinde kullanmaktan mutuluk duyduğum, hergün bitane kaybettiğim halde hemen yenisin
alacak kadar cok sevdiğim, caanım ışıkçım

# kot pantalonun cebine koyarken dikkatli olunmasi gereken kucuk alet. eger capraz bir sekilde cebe sıkıstırıp oturur iseniz bir bes dakka sonra koku gelmeye basliyor.
giden gazdan degilde bir gun kazara alev alacak ondan korkmaktayim

# gazıyla sigaramızı tüttürdüğümüz gövdesiyle bilimum şişenin kapağını açmak için kullandığımız çok amaçlı cep aleti

# dibini 3-5 defa bir yere vurduğunuzda yahut sağlam bir şekilde salladığınızda bir kaç sigara daha yakacak kıvama gelebiliyor. hatta başındaki demir parçayı çıkarıp gaz ayarı yapan zamazingoyu boşlukta olacak şekilde yukarı iteleyip en sol tarafa getirin, tekrar aşağı çekin ve sağa çevirin. takriben 1 paket sigarayı daha yakabilecek potansiyelde bir çakmağınız olacak. ya da yeni çakmak alın. ya da sigarayı bırakın ne diyeyim..

# kiz tavlamakta kullanilan ve kullanilabilicek,is yapan en basit ve en ilkel yontem

# kardiyologların kendi aralarında konuşurken veya öğrencilere ders anlatırken defibrilasyon işlemi için kullandıkları kelime.

öğrenci : hocam maksimum kaç kere yapıyoruz ve ne kadar süre devam ediyoruz ?
kardiyolog : valla kızım, ben bir saatte yirmi kez falan çaktığımızı hatırlıyorum bir hastaya.

# ellilik bira gibidir. aldığınızda dolu olan gazı birkaç güne dibine gelmiş olur. fakat o dibindeki gaz birkaç hafta idare eder nasıl oluyorsa

# taşımaya başlayan kişi artık sigara tiryakisi olduğunu kabul etmiş demektir. dolayısıyla "sigaraya ne zaman başladın?" sorusunun asıl cevabı çakmak taşımaya başlanan tarihe denk gelir.

# ZIPPO CAKMAK
Zippo Üretim Firması’nın hikayesi, kurucusu George G. Blaisdell’dan, birçok Zippo çalışanı, müşterileri, ve koleksiyoncularına kadar onun 75 yıllık tarihinde rol almış kişilerin hikayesidir. Zippo’ya olan sadakatleri onu, burada da ayrıntılı bir şekilde anlatıldığı gibi, Amerika’nın en büyük şirketlerinden biri haline getirdi.

Zippo’nun tarihi 1930’ların başlarında, Bradford’da; Bradford Kent Kulübünde, Pennsylvania’ da başlıyor. Bay Blaisdell, bir arkadaşını şaşkınca Avusturya yapımı hantal bir çakmağı kullanırken izledi. Çakmak bacasının tasarımı nedeniyle rüzgârlı havada bile iyi çalışıyordu. Yani görünüşte kullanışlıydı. Kullanımı, iki el gerektiriyordu ve ince metal yüzeyi kolayca açılıyordu.
Bay Blaisdell, 1932 sonbaharında Avusturya çakmağının şeklini yenilemeye karar verdi. Bay
Blaisdell dikdörtgen bir kutu üretti ve çakmağın üst kısmını bir menteşe ile o kutuya bağladı. Olumsuz şartlar altında alevleri muhafaza eden hava alma tasarımı aynı kaldı. Sonuçta iyi ve kullanımı kolay bir çakmak ortaya çıktı. 1933 yıllarının başlarında üretilen ilk çakmak, şu anda Bradford’da Zippo/Case Müzesi’nde sergilenmektedir
Ilk Zippo
.
Zippo kelimesi Bay Blaisdell tarafından 1932 yılında oluşturulmuştur. “Zipper” (fermuar) kelimesinin melodisi hoşuna gidiyordu; bundan dolayı kelime üzerinde çeşitli varyosyanlar kurdu ve modern bir ses olduğunu düşünerek “Zippo” üzerinde karar kıldı.
İlk Zippo çakmakları 1.95 $’ dan satıldı ve en başından beri, Bay Blaisdell tarafından koşulsuz ömür boyu garanti ile desteklendi. ‘’O çalışır ya da biz onu ücretsiz tamir ederiz.’’
Orijinal Zippo patent için 17 Mayıs 1934 tarihinde başvuru yapıldı ve 2032695 patent numarası 3 Mart 1936 tarihinde verildi. İkinci patent numarası 2517191 1 Ağustos 1950 tarihinde verildi. Zippo çakmakları dizaynı üzerinde ufak tefek değişikliklerle beraber temelde bugüne kadar aynı kalmıştır.
1930lu yılların ortalarında Bradford’da Kendall Rafinasyonu Firması, 500 tane Zippo çakmağı için sipariş verir. Bu Zippo çakmaklarının, kaliteli ve tanınmış şirketlerin reklam amacıyla kullandıkları ilk çakmaklar olduğuna inanılır. Bugün şirketler reklam amacıyla Zippo çakmaklarını kullanmaya devam ediyorlar ve Zippo reklam çakmakları koleksiyoncuların favorileri arasında olmaya devam ediyor.
2. Dünya Savaşı & Zippo2.Dünya Savaşının Zippo üzerinde müthiş bir etkisi vardır. Amerika’nın 2. Dünya Şavaşı’na girmesi üzerine Zippo, tüketici pazarları için çakmak üretimini durdurdu ve tüm imalat gücünü Amerikan ordusu için kullandı. Bu askeri girişim, çelik kaplamalı siyah-çatlak desenli olarak Zippo çakmalarının üretimiyle sonuçlandı. Milyonlarca Amerikan askeri personelinin çakmakları savaşta kullanması, Zippo’nun dünya üzerinde Amerika’nın bir parçası olarak görülmesinde önemli bir etkisi olmuştur. Askeri Pazar ihtiyacını karşılaması fabrikaların tam kapasite üretim yapmasını sağladı. Bu Zippo’yu ekonomik anlamda güçlendirdi ve kalıcı bir şirket olmasını sağladı. Savaşın sonunda ve barış zamanında da Amerika’da büyük satışlar yaptı.
Zippo Arabası
Zippo Arabası

Bay Blaisdell bir organizatör ile Zippo çakmakları gibi görünen bir araba üretmek istedi. 1947’de Zippo Arabası (Zippo Car) doğdu.
Zippo Üretim Firması Kanada’ da ithalat işlerini iptal etmek için 1949 yılında Kanada Niagara Falls’da  üretim fabrikası kurdu. Bu Bradford’daki ana fabrikanın dışında, dünyada Zippo çakmaklarının yapıldığı tek yerdir. Burada üretilen çakmakların altındaki damga Kanada’yapılmıştır ve Niagara Falls bölgesini yansıtır. 90’larda serbest ticaret politikalarının uygulanmasından dolayı Kanada üretim tesisine olan ihtiyaç artık söz konusu değildi ve fabrika 2002’de kapatıldı.
50’lerin ortasından itibaren tarih kodları her çakmağın altına damgalandı. Bundaki temel amaç kalite kontrolüydü ama kodlar koleksiyoncular için paha biçilmez bir araç haline geldi.
Zippo Rule Set1956 yılında Slim (ince) modelin ortaya çıkarılması önemli bir dönüm noktası oldu. Bu sürüm esasında kadınlara hitap etmek için tasarlanmıştır. Çakmağın dışında üretilen ilk ürün “rule” diye adlandırılan çelik bir cep mezrosu 1962’de tanıtılmıştır. Bunların üretimiyle Zippo çizgisi 1960lı yıllarda değişmeye başlamıştır. Birçoğu temel olarak promosyon ürünleri için tertiplenmişti. Liste; anahtar zincirleri, cep bıçakları, golf greenskeeperları, dolmakalem- kurşun kalem setleri, ve ZipLight cep fenerlerini içermektedir.
Bay Blaisdell 3 Ekim 1978 tarihinde ölür. O sadece Zippo çakmağını icat etmesiyle değil cömertliği ve kibarlığıyla da hatırlanacak. Ölümünden sonra kızları Harriet B. Wick ve Sarah B. Dorn, işi miras olarak aldılar.
1980 ve 90’larda şirket Blaisdell ailesinden, onun kızları ve onların çocuklarından oluşan 6 kişilik bir grup tarafından sahiplenildi. Bugün George B. Duke, Bay Blaisdell’in torunu ve Sarah Dorn’un oğlu, şirketin sahibi ve Yönetim Kurulu Başkanıdır. Gregory W. Booth Başkan ve CEO’dur.
Zippo & Case70 ve 80’ li yıllarda satışlarını ve pazarlama çalışmalarını büyük ölçüde genişletti. Sonuç olarak Zippo çakmakları bugün dünyada Amerika’nın yurt dışındaki en büyük pazarı Japonya ile birlikte toplam 120’yi aşkın ülkede satılmaktadır.
1993 yılında, W.R.Case and Sons bıçakçılık şirketini satın aldılar. Case eski çakı ve bıçak üreticisi olup genelde dünyanın en çok koleksiyon edilen bıçakları’ olarak namlanmıştır. 1889 yılında kurulan Case ile birlikte Zippo, meraklılarından oluşan büyük bir hayran kitlesine sahiptir. Amerika’da dört milyon civarında ve dünya çapında milyondan daha fazla Zippo koleksiyoncusunun olduğu tahmin edilmektedir. Onların markaya olan tutkuları ve merakları gerçekten de benzersizdir.
Bu koleksiyon deneyimini geliştirmek için Zippo 1995 yılında Zippo/Case Uluslararası Takas Toplantısına ev sahipliği yapmaya başladı. Şu anda takas toplantıları iki yılda bir Bradford’da düzenlenmektedir ve aradaki yıllarda da Japonya’da düzenlenmektedir.
Zippo/Case Ziyaretçi Merkezi Temmuz 1997 açıldı. Burası 1398 metrekare genişliğinde olup, bir mağaza, müze ve Zippo çakmaklarının onarma işleminin yapıldığı ünlü Zippo Onarım Kliniğiden oluşan bir tesistir. Burası Kuzey Pennsylva’nın en çok ziyaret edilen müzesi olmuştur.
Zippo HollywoodZippo çakmaklarının koleksiyon olmasının en büyük etkilerden biriside Hollywood ve Broadway’dir. Yıllardır Zippo çakmakları 1500’den fazla filmde, sahne oyunlarında ve televizyon programlarında ön plana çıkarılmıştır. Zippo çakmakları “I Love Lucy” “SinCity” “X-Men” ve “Hairspray – the Musical” gibi farklı yapıtlarda kendini göstermiştir. Gösterimlerde çakmak konunun işlenmesinden daha çok, karekterlerin kişililiğini ve ya tasvir edilen zamanın yansıtılmasında önemli bir unsur olarak kullanılmıştır.
1960 ‘lardan beri Zippo çakmaklarını, müzik dünyasında “Zippo Moment” (Zippo Anı) olarak  havaya kaldırıp favori göstericileri selamlamada kullanılmaktadır. Zippo’nun ünlü ‘’click’’(klik) sesi şarkılarda örnek olarak kullanılmıştır ve çakmaklar albüm kapaklarında gösterilmiş, rockçıların vücutlarına dövmelenmiş ve Rolling Stone fotoğraf çekimlerinde kullanılmıştır. Bu şekilde rock müziğiyle tekrar gündeme gelerek, henüz tanınmamış kasetleri ülke geneline göstermek için Zippo Hot Tour( Zippo Sıcak Tur) hareketi başlatılmıştır.
Zippo Click Grubu
Günümüzde çakmak daha çok sigara yakımında kullanılmaktadır. Ayrıca bütangaz tipi ocakları tutuşturmak için kullanılan aletlere de çakmak denmektedir. Önceleri benzinli sonraları gazlı olan çakmaklar yerine manyetolu çakmakların kullanılması yaygınlaşmıştır. Kibrit kutusundan çok küçük ve zarifleri yapılan çakmaklar çok kullanışlı olmaktadır. Ayrıca çakmaklar, erkek aksesuarı olarak da kullanılmaktadır.



2002 yılı şirket sponsorlu Zippo koleksiyoncular kulübünün “Zippo Click” takdim edilmesiyle, Zippo için afiş yılı olmuştur. Kulübün adı Zippo çakmağı çakıldığında çıkan sesten gelmektedir ve ‘’clique’’ kelimesi biraz değiştirilerek oluşturulmuştur. Kulübe 60’ın üzerinde ülkeden kayıtlı kişiler bulunmaktadır.
Zippo ayrıca, Zippo MPL® (multi-purpose lighter) ,çok amaçlı çakmakla, tekrar doldurulabilir kullanışlı bir tarz oluşturarak yeni büyük bir ürün kategorisi başlattı. 2002 sonbaharında, Zippo çakmaklarının şekli ticari marka olarak tescillenmesini sağladı. Bu Zippo çakmaklarını marka kalpazanlarından korumak için çok önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Mart 2004’te Zippo Avrupa üzerinde kaliteli İtalyan deri ürünleri olarak tanınmış olan D.D.M. Italia’yı kazandı. Artık Zippo Fashion Italia(Zippo İtalyan Modası) olarak adlandırılıyor ve yan pazarlama ürünleri, el çantaları ve küçük deri ürünleri bunu takip etti.
2006 yılında, Bay Blaisdell’in 1933 başlarında ortaya çıkardığı ilk çakmaktan beri Zippo üretimi 425 milyonu aşarak bir dönüm noktasına ulaştı. Böylece çakmak hem Amerika hem dünya kültürüne yeleşmiş oldu.
Zippo Garantisi
Pazarlama tarzı olarak, marka tek başına kendini %98 ‘den fazla bir kesime duyurmuştur. Yani bu demek oluyor ki her yüz kişiden doksan sekizi Zippo adını ve çakmağını herhangi bir tarzda yönlendirilmeden bir şekilde duymuştur. Bu gerçekten de şaşırtıcı bir tanınma şekli.
Bugün baktığımızda birçok ürün kullanıldıktan sonra atılır ya da sınırlı garanti süreleri vardır. Buna rağmen Zippo çakmağı ömür boyu garantiyle ’’O çalışır ya da biz onu ücretsiz tamir ederiz’’ sloganıyla kullanıcılarına arka çıkmaktadır. Neredeyse yetmiş beş yıldır hiçbir kimse Zippo çakmağının eskiliğinden veya durumundan dolayı tamiri için tek bir kuruş bile harcamamıştır.


# DUNYANIN EN PAHALI 10 CAKMAGI
Eskiden, orijinal pahalı bir çakmağa sahip olmak ayrıcalık olarak kabul edilirdi. Özellikle el yapımı ürünler gerçekten değerliydi. Firmaların seri üretime geçmesiyle birlikte pahalı çakmakların yerini kullan at tarzı, çabuk bozulan ürünler aldı. Bu gelişme sizde pahalı çakmaların olmadığı hissi uyandırmasın. Tabi ki altın ya da gümüş gibi değerli madenlerle tasarlanan çakmaklar günümüzde halen mevcut. Bu türden çakmaklar, genellikle koleksiyoncu öğeleridir. Mükemmel hediye seçeneği sunan çakmakların değeri ise malzemesi, yaşı, önceki sahibi ve nadirliğine göre sınıflandırılır.
Eskiden statü göstergesi olan lüks çakmakları, piyasada tekel olan ST Dupont firması yapmaktadır. Bu markanın çakmaklarının maliyetini ve kalitesini bilen korsan markalar da firmanın sahte ürünlerini yapıyor. Lüks bir çakmak, kıymetli maden ve taşların yanı sıra seri numarasından ayrıca yapıldığı malzemelerden ayırt edilir. Lüks bir çakmak üretmek 70 adet için 300 test ve 100 saatten fazla çalışma gerektirir. Çakmak üzerindeki altın ve diğer değerli taşlar, titizlikle deneyimli zanaatkarlar tarafından el işçiliğiyle hazırlanır. Çakmakların üzerinde bulunan gravürler, onların değerini fazlasıyla arttırır. Vernik ve parlatma en son işlemdir.
Alfred Dunhill 1924 yılında tek elle kullanılan çakmağı icat ettiğinden beri, son moda lüks çakmaklar insanların dikkatini çekmeye devam ediyor. Bu çakmaklar, değerli mücevherler gibi ünlülerin ve zenginlerin vazgeçilmezi oldu. Dilerseniz dünyanın en lüks çakmak modellerine birlikte göz atalım.

İşte karşınızda zenginlerin vazgeçilmez aksesuarı lüks çakmaklar:

10 -  DUNHILL ALTIN APEX CAKMAK .......13.000 $

Varlığı 1890’lara kadar uzanan Londra merkezli lüks eşya şirketi Dunhill, ilk çakmaklarını Unique adıyla 1923 yılında piyasaya sürdü. Ardından 1950’lerde Dunhill, dünyanın ilk bütan gazı çakmağını geliştirdi. 2009 yılında ise şirket yıldönümü anısına altın Apex çakmağı tasarladı.
18 ayar sarı altından yapılan Apex, Elvis Presley’e adanmıştır. 1950 yılında Elvis Presley’in sahibi olduğu Rollalite modelinden esinlenerek yapıldı. Çapraz tarama deseni ile bu çakmaktan sadece 50 adet üretildi. Çakmakların her biri 13.000 dolara satılmaktadır

9- 1933 SERISI ZIPPO ....... 18.000
Zippo bir simge haline gelmiştir. Satılan en pahalı 2. Zippo, fabrikanın ilk modeli olan 1933 yılı sınırlı dizidendir. 1933 ve 1937 arasında üretilen modellerin çoğu hemen hemen aynı. Bu 1933 modelin üzerinde ise çapraz çizgiler var. Çakmak 2001 yılı Tokyo’da 18.000 dolara satıldı. Şirketin kendisi de 2002 yılında 12.000 dolar ödeyerek bir başka 1933 kreasyonu çakmağı aldı.

8 - CARTIER SAAT CAKMAK ....... 18.988 $

eBay’da satılan en pahalı çakmak olan son derece nadir Cartier 2013 yılında 18.988 dolara alıcı buldu. Bu olağanüstü 18 karat altın Cartier, 15 mücevher yerleştirilerek Fransa’da 1930 yılında el işçiliğiyle elde edildi. Çakmak “Cartier Paris Made in France 05396” olarak isimlendirilmiştir. İnce emaye ayrıntıları ile dekore edilen çakmak, kelimenin tam anlamıyla bir minyatür başyapıttır. Sahibi kim olursa olsun onu cebinde gururla taşıyacağına eminim.

7 - FABERJE MUCEVHER VE CAKMAK ...... 30.000 $
Faberge mücevher çakmak, büyük olasılıkla 1908 ve 1917 arasında el yapımı olarak St. Petersburg’da usta Henrik Wigstrom’in imzası ile üretildi. Basit bir dikdörtgen şeklinde ve yuvarlak köşeli bu parlak parça, beyaz çizgili olarak tasarlandı. Yeşil-beyaz yaprakları ve meyveleri olan bir kapak sınır alanını içerir. Bu parlak Faberge çakmak 2010 yılında 30.000 dolara Christie Müzayede Evi tarafından satıldı.

6 - SIYAH CARTIER PIRLANTA CAKMAK ...... 34.375
Çakmaklar bazen bir takı parçası olur ve lüksü sembolize eder. Paris’te yapılan Cartier siyah gövdeli elmas çakmak el yapımıdır ve bir art deco parçasıdır. Kare şeklinde, sofistike tasarıma sahip çakmak platin ve metalden yapılmıştır. Ayrıca kapağı elmaslarla kaplıdır.
Elmas set 2.75 karat değerinde ve kapağı 80 yaşındaki Avrupa tek kesim pırlanta ile kaplıdır. Daha önce Amerika’nın en etkili ailelerinden Consuelo Vanderbilt Earl’in son üyelerinden biri tarafından sahip olunan çakmak 2013 yılında 34.375 dolara Doyle New York tarafından satıldı.

5 - 35.YILDONUMUNE OZEL ZIPPO ...... 37.000 $
Bradford Pennsylvania’da üretilen Zippo Windproof Çakmak bir Amerikan Klasiği unvanını kazanmıştır. Ayrıca çakmak bu konuda tescilli bir markadır. İlk Zippo 1933 yılında satılmıştı. O zamanlar ürünlerin hepsi birbirine benziyordu ve her biri yaklaşık 2 dolara alıcı buluyordu. 2007 yılında Zippo, tarihinin en pahalı çakmağı olan 75. Yıldönümü Zippo’yu 37.000 dolara sattı. Bu özellikte üretilmemiş sadece bir çakmak vardı. Bu durum da 37.000 dolarlık ücretini açıklıyor.

4 - FABERJE SARI CAKMAK ...... 65.650
2011 yılında 65.650 dolara Sotheby tarafından satılan Faberge sarı çakmak, cazibe ve zarafetin tanımıdır. Bu çakmağın sahibinin herkes tarafından kıskanılacağından eminim. Çakmağın üzerene St. Petersburg Kiril’den usta Vladimir Soloviev imzası bulunuyor.
Çakmak, 1908 ve 1917 arasında el işiyle yapıldı. Bu lüks çakmak son derece nadir olan Vintage Rus sadeliğine mükemmel bir örnektir. Köşeleri yuvarlatılmış dikdörtgen şekli, yay menteşeli kapağı ve ince dalgalı tasarımı oldukça klas duruyor.

3 - S.T. DUPONT LIGNE CHAMPAGNE ...... 79.000$
Paris lüks eşya markası S.T. Dupont, 2009 yılında markanın en pahalı lüks çakmak modeli olan Ligne 2 Champagne’i piyasaya sürdüğünde kendi rekorunu kırmıştı. Şu anda 79.000 dolar fiyat etiketi ile dünyanın en pahalı antika çakmaklarından biri olan S.T. Dupont çakmak; som altın, beyaz altın, pırlanta ve gül altın olmak üzere 4 çeşit lüks maddeden oluşturuldu. Her çakmak, 18 ayar beyaz altın ve 5.2 karat 462 elmas ile süslenmiştir. Bu çakmak, açık renkteki beyaz altından yapılmış ve 502 elmas ile kaplanmıştır.

2 . FABERJE IMPARATORLUK MASA CAKMAGI ...... 136.000 $

Tahmini değerinden çok daha fazlaya satılan bu çakmak gösterişin bir simgesidir. 136.000 dolara 2012 yılı Christie Müzayede Evi tarafından satılan, oturmuş bir maymun şeklindeki çakmak Rus Tarihi’nin de değerli bir parçasıdır.
Faberge gümüş masa çakmağı İmparatorluk damgası ile mühürlenmiştir. Çakmak, St Petersburg’da usta Julius Rappaport’un eseridir. Büyük olasılıkla 1899 ve 1904 arasında elle yapıldı. Oldukça gerçekçi şekillendirilen maymun, sağ kolu ile kuyruğunu tutmaktadır.

1 - GUMUS JADEIDE KULLUK VE CAKMAK ...... 254.500 $
Gümüş Jadeite küllük ve çakmağı büyük olasılıkla Son Rus İmparatoru Nicholas II kullandı. Arkaik tarzı ve tasarımı ile bu aksesuar mükemmellik ötesindedir. Çakmak, 254.500 dolara 2011 yılında Sotheby tarafından satıldı.
Parlak yeşil renkli parça, jadeite Kui ejderha kemer kancaları, gravür çerçeve süslemeleri ve 2 cam bölmeli gümüş tepsi ile sunulur. Merkezinde ise daha hafif tutucu Trabzon yöresinden aşina olduğumuz Trabzon Hurması kıvrımları vardır. Gümüş küllük ve çakmak Usta Edward I imzalıdır. Çakmağın 1920 civarında New York’ta el yapımı ile hazırlandığı düşünülüyor. Bu çakmak gerek görünümüyle, gerekse tarihi ile bu listede bir numara olmayı hak ediyor.

# CAKMAKLA ILGILI MUZIK
SIBEL CAN - TARKAN ...... CAKMAK CAKMAK
https://www.youtube.com/watch?v=Q2AvjHeTo2U

ABDULLAH POLATCI ....... FELEK CAKMAGINI USTUME CAKTI
https://www.youtube.com/watch?v=yQp25_VQZqU

AYSUN GULTEKIN ...... CAKMAGI CAK CIRANI YANDIRMAMISAM
https://www.youtube.com/watch?v=fVVe2MJWUsE

KALBEN ...... CAKMAK
https://www.youtube.com/watch?v=Gq1LZ8nQ6Ps

UKTE ....... CAKMAK
https://www.youtube.com/watch?v=JqDyyhJOEFs


KAYNAKLAR
malice.com
tutuneksper.org.tr
Wikipedia.org
zippom.com
paratic.com